Şualar | Dördüncü Şuâ | 76
(63-96)

Ve hayatın bu tarzdaki hakîkatı bin derece kıymet kazanıyor ve bir saat devamı bir ömür kadar ehemmiyet alır. Zamanı olmayan Zât-ı Ezeliyeye münâsebeti cihetinde uzun ve kısalığına bakılmaz.

İkinci Mes’ele: Hayatın hakîki hukukuna baktım, gördüm ki: Hayatım Rabbânî bir mektubdur; kardeşlerim olan zîşuur mahlûkata kendini okutturur, yaratanı bildirir bir mütalâagâhtır. Hem Hâlıkımın kemâlâtını teşhir eden bir ilânnameliktir. Hem hayatı yaratanın hayat ile ihsân ettiği kıymetdar hediyeler ve nişanlar ile bilerek süslenip her gün tekerrür eden resm-i küşadda mü’minâne, şuurdarane, şâkirane, minnetdârâne Pâdişâh-ı Bîmisalinin nazarına arzetmektir. Hem hadsiz zîhayatların hâlıklarına vâsıfâne tahiyyatlarını ve şâkirane tesbihat hediyelerini anlamak, müşahede etmek ve şehâdetle ilân etmektir. Hem lîsan-ı hal ve lîsan-ı kal ve lîsan-ı ubûdiyet ile Hayy-ı Kayyum’un mehâsin-i rubûbiyetini izhar etmektir. İşte bunlar gibi hayatın yüksek hukukları uzun zaman istemediği gibi, hayatı bin derece i’lâ eder ve dünyevî olan hukuk-u hayatiyeden yüz derece daha kıymetdardır diye ilmelyakîn ile bildim ve dedim: Sübhanallah! İman ne kadar kıymetdar ve hayatdardır ki, hangi şeye girse canlandırır ve bir şu’lesi böyle fâni hayatı, bâkiyâne hayatlandırır, üstündeki fenâyı siler.

Üçüncü Mes’ele: Hayatımın Hâlıkıma bakan fıtrî vazifelerine ve ma’nevî faidelerine baktım, gördüm ki: Hayatım, hayatın Hâlıkına üç cihetle âyinedarlık ediyor:

Birinci Vecih: Hayatım, acz ve zaafiyle ve fakr ve ihtiyaciyle Hâlık-ı Hayat’ın kudret ve kuvvetine ve gına ve rahmetine âyinedarlık eder. Evet nasılki açlık derecesiyle yemeğin lezzet dereceleri ve karanlığın mertebeleriyle ışık mertebeleri ve soğuğun mikyasiyle hararetin mîzan dereceleri bilinir; öyle de hayatımdaki hadsiz acz ve fakr ile beraber hadsiz ihtiyaçlarımı izale ve hadsiz düşmanlarımı def’etmek noktasında Hâlıkımın hadsiz kudret ve rahmetini bildim; sual ve dua ve iltica ve tezellül ve ubûdiyet vazifesini anladım ve aldım.

Səs yoxdur