Şualar | OnBirinci Şuâ | 264
(205-299)

nev’-i beşere ve cin ve meleğe hakîki ve nurlu ve zevkli hikmet dersleri veren bu Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın elbette her harfinde on ve yüz ve ba’zan bin ve binler sevab bulunması ve bütün cin ve ins toplansa onun mislini getirememesi ve bütün benî-âdemle ve kâinatla tam yerinde konuşması ve her zaman milyonlar hâfızların kalblerinde zevk ile yazılması ve çok tekrarla ve kesretli tekraratiyle usandırmaması ve çok iltibas yerleri ve cümleleri ile beraber çocukların nazik ve basit kafalarında mükemmel yerleşmesi ve hastaların ve az sözden müteessir olan ve sekeratta olanların kulağında mâ-i zemzem misillü hoş gelmesi gibi kudsî imtiyazları kazanır. Ve iki cihanın saadetlerini kendi şâkirdlerine kazandırır. Ve tercümanın ümmiyet mertebesini tam riayet etmek sırriyle hiçbir tekellüf ve hiçbir tasannu ve hiçbir gösterişe meydan vermeden selâset-i fıtriyesini ve doğrudan doğruya semâdan gelmesini ve en kesretli olan tabakat-ı avamın basit fehimlerini tenezzülât-ı kelâmiye ile okşamak hikmetiyle en ziyâde sema ve arz gibi en zâhir ve bedihî sahifelerini açıp o âdiyat altındaki hârikulâde mu’cizat-ı kudretini ve ma’nidar sutûr-u hikmetini ders vermekle lütf-u irşadda güzel bir i’caz gösterir. Tekrarı iktiza eden duâ ve dâvet, zikir ve tevhid kitabı dahi olduğunu bildirmek sırriyle güzel, tatlı tekraratiyle birtek cümlede ve birtek kıssada ayrı ayrı çok ma’naları, ayrı ayrı muhatab tabakalarına tefhim etmekte ve cüz’î ve âdi bir hâdisede en cüz’î ve ehemmiyetsiz şeyler dahi nazar-ı merhametinde ve dâire-i tedbir ve iradesinde bulunmasını bildirmek sırriyle tesis-i İslâmiyette ve tedvin-i Şeriatta sahabelerin cüz’î hâdiselerini dahi nazar-ı ehemmiyete almasında; hem küllî düstûrların bulunması, hem umûmî olan İslâmiyetin ve şeriatın tesisinde o cüz’î hâdiseler, çekirdekler hükmünde çok ehemmiyetli meyveleri verdikleri cihetinde de bir nevi i’câzını gösterir. Evet, ihtiyacın tekerrüriyle, tekrarın lüzumu haysiyetiyle, yirmi sene zarfında pek çok mükerrer suallere cevab olarak ayrı ayrı çok tabakalara ders veren ve koca kâinatı parça parça edip kıyâmette şeklini değiştirerek, dünyayı kaldırıp onun yerine azametli âhireti kuracak ve zerrattan yıldızlara kadar bütün cüz’iyat ve külliyatın tek bir zâtın elinde ve tasarrufunda bulunduğunu isbat edecek ve kâinatı ve arzı ve semâvâtı ve anâsırı kızdıran ve hiddete getiren nev’-i beşerin zulümlerine,

Səs yoxdur