Şualar | Sekizinci Şuâ | 669
(666-692)

Hem Mi’rac-ı Muhammedî Aleyhissalâtü Vesselâm’ı delâil-i akliye ile gâyet mâkul ve kat’i bir sûrette isbat eden ve “Otuz Birinci Söz” nâmında ve mertebesinde bulunan Risâle-i Mi’rac’a, Hazret-i İmâm-ı Ali (R.A.) otuz birinci mertebede Mi’rac-ı Ahmedî (A.S.M.) ve Kab-ı Kavseyn’deki müşahede ve mükâlemeyi sarih bir sûrette başlayan Sûre-i


’nın başında bulunan



cümlesi ile sarahata yakın bir tarzda o risâleye işâret eder ve Sûre-i yi bırakarak den sonra Sûresini zikretmesi bu işâreti kuvvetlendirir.

Hem Şakk-ı Kamer mu’cizesini münkirlere karşı kuvvetli deliller ile isbat eden Mi’rac Risâlesi’nin zeyli bulunan “Şakk-ı Kamer Risâlesi” nâmında otuz birinci mertebenin âhirinde o risâleye, Hazret-i İmâm-ı Ali (R.A.) şakk-ı Kamer’i nass-ı sarih ile zikreden Sure-i


’den iktibas ederek otuzbirinci mertebenin akabinde zikredilen



fıkrasiyle sarahata yakın işâret eder.

Ma’lûmdur ki; Risâle-i Nur başta otuz üç aded Sözler’dir ve Sözler nâmiyle yâd edilir. Fakat, Otuz Üçüncü Söz müstakil değil, belki otuz üç aded Mektûbât’tan ibarettir ve Mektûbât nâmiyle zikredilir. Sonra Otuz Birinci Mektub dahi müstakil değil, belki otuzbir aded Lem’alardan mürekkebdir. Ve Lem’alar adı ile müştehirdir. Sonra Otuz Birinci Lem’a dahi müstakil olmamış, o da inşâallah otuz bir adet Şuâlar’dan mürekkeb olacak. El-Âyet-ül-Kübrâ yedinci ve bu risâle Sekizinci Şuâlarıdır. Demek Sözler’in hâtimesi Otuz İkinci Söz’dür. Hem Risâle-i Nur’un yıldızları içinde bir Güneş hükmünde şâkirdlerince telakki edilen Otuz İkinci Söz nâmındaki üç mevkıflı risâle-i hârika ve câmia ve Sözler’in bir cihette hâtimesi ve cem’iyetli neticesi olan o risâleye Hazret-i İmâm-ı Ali (R.A.) onun fevkalâde ehemmiyetini ve câmiiyetini göstermek için

Səs yoxdur