Tarihçe-i Hayat | ÖNSÖZ | 15
(5-20)

Ve bütün ömrü boyunca bir karakter halinde takip ettiği bu titiz muhasebe ve murakabe usulünü, bütün talebelerine de telkin etmiştir. Binâenaleyh bir Nur Talebesine olur olmaz eseri okutturmak ve her sözü dinlettirmek kolay bir şey değildir. Zîra, onun gönlünün mihrak noktasında yazılı olan şu “Dikkat!” kelimesi, en hassas bir kontrol vazifesi görmektedir.

İşte Bediüzzaman, kudretli bir ıslahatçı ve harikalar harikası bir “Pedagog” -Mürebbî- olduğunu, yetiştirdiği tertemiz nesille fiilen isbat etmiş ve iktisad tarihine nurdan pırıltılarla yazılan bir atlas sahife daha ilâve eden bir nâdire-i fıtrattır.

Tevazuu ve Mahviyetkârlığı:

Nur Risâlelerinin bu kadar harikulâde bir şekilde cihana yayılmasında, bu iki hasletin çok faydası olmuş ve pek derin te’sirleri görülmüştür.

Çünkü, Üstad; sohbet ve te’liflerinde kendine bir “Kutbül-Arifîn” ve bir “Gavsül-Vâsılîn” süsü vermediği için, gönüller ona pek çabuk ısınmış, onu tertemiz bir samimiyetle sevmiş ve derhal ulvî gâyesini benimsemiştir.

Meselâ: Ahlâk ve fazilete, hikmet ve ibrete âid olan birçok sohbet ve telkinlerini, doğrudan doğruya nefsine tevcih eder. Keskin ve ateşîn hitabelerinin ilk ve yegâne muhatabı öz nefsidir. Oradan -merkezden muhite yayılırcasına- bütün nur ve sürûra, saadet ve huzura müştak olan gönüllere yayılır.

Üstad, husûsi hayatında gâyet halim-selim ve son derece mütevazidir. Bir ferdi değil, hiçbir zerreyi incitmemek için âzamî fedakârlıklar gösterir. Sayısız zahmet ve meşakkatlere, ızdırâb ve mahrumiyetlere katlanır... Fakat îmanına, Kur’ânına dokunulmamak şartiyle...

Artık o zaman bakmışsınız ki; o sâkin deniz, dalgaları semalara yükselen bir tufan, sahillere heybet ve dehşet saçan bir umman kesilmiştir. Çünkü O, Kur’ân-ı Kerîmin sâdık hizmetkârı ve îman hudutlarını bekliyen kahraman ve fedaî bir neferidir. Kendisi bu hakîkatı veciz bir cümle ile şu şekilde ifade eder: “Bir nefer nöbette iken, başkumandan da gelse, silâhını bırakmıyacak. Ben de, Kur’ânın bir hizmetkârı ve bir neferiyim. Vazife başında iken karşıma kim çıkarsa çıksın, hak budur derim, başımı eğmem...”

Səs yoxdur