Tarihçe-i Hayat | GİRİŞ | 21
(21-29)
GİRİŞ

Evvelâ şunu îtiraf edelim ki; bu Tarihçe-i Hayat, büyük Üstadın hayatını tam ma’nasiyle ifade etmekten çok uzaktır. Pek çok noktalar kısa kesilmiştir.

Hem, onun şahsiyetine âid husûsları aydınlatacak ve açacak mâhiyetteki vak’a ve hâdiselerden bir çoğu zikredilmemiştir. Serdedilen fikir ve kanaatleri te’yid eden vak’a ve hadiseler pek çoktur. Bahsetmeyişimizin yegâne sebebi, kendisinin razı olmamasıdır.

Evveldenberi; hem sohbetlerinde, hem mektublarında bu zamanın cemaat zamanı olup, şahsî kemâlât ve meziyetlerin hizmet-i îmaniyede şahs-ı ma’nevî kadar te’siri olmadığını zikretmesi.. hem fâni şahsından ziyâde, Kur’ân-ı Hakîmden nebean eden Risâle-i Nûra nazar edilmesini, bütün kıymet ve faziletin Risâle-i Nurda tecelli eden Hakîkat-ı Kur’âniyyeye âid olduğunu def’alarca ihtar etmesi.. ve kendisine âid böyle bir tarihçe-i hayat hazırlandığını duyduğu zaman: “Tafsilâta lüzum yok. Yalnız Risâle-i Nur hizmetine dâir bahisler yazılsın” diye haber göndermesi gibi sebeblere binâen, şahsına âid bahisler gâyet kısa kesilmiştir. Üstadın hayatına temas eden; ve daha ziyâde hizmet-i Nûriyeye âid mektublar, müdafaalar, muhtelif zamanlara âid o zamandaki ahvalini bir derece ifade eden makale ve hatıralarını olduğu gibi koyduk. Bu sûretle bu eser, istikbâldeki münevver Nur Talebeleri için hakîki bir mehaz teşkil etmektedir. Muhterem edip ve muharrirler, bundan istifade ile İnşâallah daha mükemmel, daha hakîkatlı ve faydalı tarihçe-i hayatlar hazırlayacaklardır.

Şurasını da hatırlatmak isteriz ki; bu eser, muhtelif meslek ve meşreplere mensup bulunan muharrirlerin indî mütalâalarına, ve ediplerin yersiz mübalâğalara kaçan kalemlerine havale edilerek safiyeti bozulmamıştır.

Hem yine itiraf edelim ki: Risâle-i Nurun parlak ve nurlu vasfına ve Said Nursî’nin baştanbaşa iffet-i mücesseme ve şecaat-i hârika teşkil eden hayat ve ahlâkına lâyık îzah, ifade ve üslûp ile meydana çıkamadık.

Səs yoxdur