Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 61
(30-149)
İki Mekteb-i Musîbet Şehâdetnâmesi yâhut Dîvan-ı Harb-i Örfî ve Said Nursî adlı eserden parçalar:



MUKADDEME: Vaktâ ki hürriyet Divânelikle yâdolunurdu; zaif istibdâd, tımarhâneyi bana mekteb eyledi.

Vaktâ ki i’tidal, istikamet; irtica ile iltibas olundu, meşrûtiyette şiddetli istibdâd, hapishâneyi mekteb eyledi.

Ey şehadetnâmemi temaşa eden zevat! Lûtfen, ruh ve hayâlinizi, misafireten yeni medeniyete karışmış, asabî bir bedevî talebenin hâl-i ihtilâlde olan ceset ve dimağına gönderiniz, tâ tahtie ile hatâya düşmeyiniz!... 31 Mart hâdisesinde, Dîvan-ı Harb-i Örfî’de dedim ki:

− Ben talebeyim; onun için, her şeyi mîzan-ı Şeriâtla muvazene ediyorum. Ben milliyetimizi, yalnız İslâmiyet biliyorum; onun için, her şeyi de İslâmiyet nokta-i nazarından muhakeme ediyorum. Ben hapishâne denilen âlem-i berzahın kapısında dururken ve darağacı denilen istasyonda âhirete giden şimendiferi beklerken, cem’iyyet-i beşeriyenin gaddârâne hallerini tenkid ederek, değil yalnız sizlere, belki bu zamandaki nev-i benî beşere îrad ettiğim bir nutuktur. Onun için


sırrınca, kabr-i kalbden hakâik çıplak çıktı; nâmahrem olan kimseler nazar etmesin. Âhirete kemâl-i iştiyakla müheyyâyım; bu asılanlarla beraber gitmeye hazırım. Nasıl ki; bir bedevî garâibperest, İstanbul’un acâib ve mehâsinini işitmiş, fakat görmemiş; nasıl kemâl-i hâhişle görmeyi arzu eder; ben de, ma’rez-i acâib ve garâib olan Âlem-i Âhireti o hâhişle görmek istiyorum; şimdi de öyleyim. Beni oraya nefyetmek, bana ceza değil! Sizin elinizden gelirse, beni vicdanen tâzib ediniz! Ve illâ başka sûretle azab, azab değil, benim için bir şandır!

Bu hükümet, zaman-ı istibdâtta akla husûmet ediyordu; şimdi de hayata adâvet ediyor... Eğer hükümet böyle olursa, yaşasın cünûn!... Yaşasın mevt!.. Zâlimler için de yaşasın Cehennem!... Ben

zaten bir zemin istiyordum ki, efkârımı onda beyân edeyim. Şimdi bu Dîvan-ı Harb-i Örfî iyi bir zemin oldu.

Səs yoxdur