Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 70
(30-149)

Asker neferatı, siyasete karışmaz; Yeniçeriler şahiddir. Siz “Şeriât” dersiniz, halbuki Şeriâta muhalefet ediyorsunuz ve lekedar ediyorsunuz. Şeriâtla, Kur’ânla, hadîsle, hikmetle, tecrübeyle sâbittir ki: Sağlam, dindar, hakperest ulûlemre itaat farzdır. Sizin ulûlemriniz, üstadınız; zâbitlerinizdir. Nasıl ki mahir mühendis, hâzık tabib; bir cihette günahkâr olsalar, tıp ve hendeselerine zarar vermez. Kezalik, münevver-ül-efkâr ve fenn-i harbe âşina, mektepli, hamiyetli, mü’min zâbitlerinizin bir cüz’î nâmeşrû hareketi için itaatinize halel vermekle, Osmanlılara, İslâmlara zulmetmeyiniz! Zîra itaatsizlik, yalnız bir zulüm değil, milyonlarca nüfusun hakkına bir nevi tecavüz demektir. Bilirsiniz ki; bu zamanda bayrak-ı tevhid-i İlâhî, sizin yed-i şecaatinizdedir. O yedin kuvveti de, itaat ve intizamdır. Zîra, bin muntazam ve mutî asker, yüz bin başıbozuğa mukâbildir. Ne hacet, yüz sene zarfında, otuz milyon nüfusun vücûda getirmediği böyle pek çok kan döktüren inkılâpları, siz, itaatinizle kan dökmeden yaptınız.

Bunu da söylüyorum ki: Hamiyetli ve münevverülfikir bir zâbiti zâyi’ etmek, ma’nevî kuvvetinizi zâyi’ etmektir.

Zîra şimdi hükümferma: Şecaat-ı îmaniye ve akliye ve fenniyedir. Ba’zan bir münevverülfikir, yüze mukabildir. Ecnebiler, size bu şecaatle galebeye çalışıyorlar. Yalnız şecaat-i fıtriye kâfi değil!..

Elhâsıl, Fahr-i Âlemin fermanını size tebliğ ediyorum ki; itaat farzdır, zâbitinize isyan etmeyiniz!

Yaşasın askerler! Yaşasın meşrûta-i meşrûa!.. “

Demek ki ben, bu kadar âlim varken böyle mühim vazifeleri deruhte ettiğimden, cinâyet ettim (!)...

ON BİRİNCİ CİNAYET: Ben, Vilâyat-ı Şarkiyede, aşiretlerin hâl-i perîşaniyetini görüyordum. Anladım ki: Dünyevî saadetimiz, bir cihetle fünûn-u cedîde-i medeniye ile olacak. O fünûnun da gayr-ı müteaffin bir mecrası ulemâ ve bir menbaı da medreseler olmak lâzımdır.

Tâ, ulemâ-i din, fünûn ile ünsiyet peyda etsin. Zîra, o vilâyâtta, yarı bedevî vatandaşların zimâm-ı ihtiyarı, ulemâ elindedir. Ve o sâik ile Der-Saadete geldim.

Səs yoxdur