Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 69
(30-149)

Tekrar suâl ettim:

— Kaç zâbit vurulmuş?

Beni aldattılar; dediler:

— Yalnız dört tane; onlar da, müstebid imişler; hem Şeriâtın âdâb ve hududu icra olunacak.

Bir de gazetelere baktım; onlar da o kıyamı meşru gibi tasvir ediyorlardı. Ben de bir cihette sevindim; zîra, en mukaddes maksadım, Şeriâtın ahkâmını tamamen icra ve tatbiktir. Fakat, itaat-i askeriyeye halel geldiğinden, nihayet derecede me’yus ve müteessir oldum ve umum gazetelerle askere hitaben neşrettim ki:

“Ey askerler! Zâbitleriniz bir günah ile nefislerine zulmediyorlarsa, siz o itaatsizlikle otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon nüfusu İslâmiyyenin haklarına bir nevi zulmediyorsunuz. Zîra, umum İslâm ve Osmanlıların haysiyet, saadet ve bayrak-ı tevhîdi, bu zamanda bir cihette sizin itaatinizle kaimdir. Hem de Şeriât istiyorsunuz; fakat itaatsizlikle Şeriâta muhalefet ediyorsunuz.”

Ben onların hareketini, şecaatlerini okşadım. Zîra, efkâr-ı umûmîyenin yalancı tercümanı olan gazeteler, nazarımıza hareketlerini meşru göstermişlerdi. Ben de takdir ile beraber nasihatımı bir derece te’sir ettirdim, isyanı bir derece bastırdım. Yoksa, böyle âsân olmazdı. Ben ki bilfiil tımarhâneyi ziyaret etmiş bir adamım, “Neme lâzım, böyle işleri akıllılar düşünsün” demediğimden cinâyet ettim (!)...

ONUNCU CİNAYET: Harbiye Nezaretindeki askerler içine Cuma günü ulemâ ile beraber gittim. Gâyet müessir nutuklarla sekiz tabur askeri itaate getirdim. Nasihatlerim te’sirini sonradan gösterdi. İşte nutkun sûreti:

“Ey asâkir-i muvahhidîn! Otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon İslâmın nâmusu ve haysiyeti ve saadeti ve bayrak-ı tevhîdi; bir cihette sizin itaatinize vâbestedir. Sizin zâbitleriniz, bir günah ile kendi nefsine zulmetse, siz bu itaatsizlikle üç yüz milyon İslâma zulmediyorsunuz. Zirâ bu itaatsizlikle uhuvvet-i İslâmiyeyi tehlikeye atıyorsunuz. Biliniz ki: Asker ocağı, cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer; bir çark itaatsizlik etse, bütün fabrika herc ü merc olur.

Səs yoxdur