Tarihçe-i Hayat | Yedinci Kısım - Afyon Hayatı | 551
(541-611)

Hem senin nefsinin bilmediğin kusurlariyle onda bir hissesi var. O hisseye karşı istiğfar ve tevbe ile, nefsine: “Bu tokata müstahak oldun” demelisin.

Hem gizli düşmanların desîseleriyle bazı safdil ve vehham me’murları iğfal ile o zulme sevketmek cihetiyle, onların da bir hissesi var. Ona karşı Risâle-i Nur’un o münâfıklara vurduğu dehşetli ma’nevî tokatlar, senin intikamını onlardan almış. O, onlara yeter. En son hisse, bilfiil vasıta olan resmî me’murlardır. Bu hisseye karşı, onların Nurlara tenkid niyetiyle bakmalarında ister istemez şüphesiz îman cihetinde istifadelerinin hatırı için


düstûriyle; onları afvetmek bir ulûvvü Cenâblıktır. Ben de bu hakîkatlı ihtardan kemâl-i ferah ve şükür ile, bu yeni Medrese-i Yûsufiyede durmağa, hatta aleyhimde olanlara yardım etmek için kendime mûcib-i ceza zararsız bir suç yapmağa karar verdim.

Hem, benim gibi yetmiş beş yaşında ve alâkasız ve dünyada sevdiği dostlarından, yetmişden ancak hayatta beşi kalmış ve onun vazîfe-i Nûriye’sini görecek yetmiş bin Nur nüshaları bâki kalıp serbest geziyorlar. Ve bir dile bedel, binler dil ile hizmet-i îmaniyeyi yapacak kardeşleri, vârisleri bulunan benim gibi bir adama kabir, bu hapisten yüz derece ziyâde hayırlıdır. Ve bu hapis dahi, haricinde hürriyetsiz tahakkümler altındaki serbestiyetten yüz derece daha rahat, daha faidelidir. Çünkü; haricinde, tek başıyla yüzer alâkadar me’murların tahakkümlerini çekmeğe mukabil, hapiste yüzer mahpuslarla beraber yalnız müdür ve başgardiyan gibi bir iki zâtın, maslahata binaen hafif tahakkümlerini çekmeğe mecbûr olur. Ona mukabil, hapiste çok dostlardan kardeşane taltifler, teselliler görür. Hem İslâmiyet şefkati ve insaniyet fıtratı, bu vaziyette ihtiyarlara merhamete gelmesi, hapis zahmetini rahmete çeviriyor diye, hapse razı oldum.

Bu üçüncü mahkemeye geldiğim sırada zaafiyet ve ihtiyarlık ve rahatsızlıktan ayakta durmağa sıkıldığımdan, mahkeme kapısının haricinde bir iskemlede oturdum. Birden bir hâkim geldi, hiddet etti, “Neden ayakta beklemiyor?” ihânetkarâne dedi. Ben de ihtiyarlık cihetinden bu merhametsizliğe kızdım.

Səs yoxdur