Tarihçe-i Hayat | Yedinci Kısım - Afyon Hayatı | 570
(541-611)

ve şimaldeki dehşetli anarşilik tohumunu saçan ve nesil ve milleti mahveden ve herkesin çocuklarını kendine alıp karabet ve milliyeti izâle eden ve medeniyet-i beşeriyeyi ve hayat-ı içtimâîyeyi bütün bütün bozmağa yol açan kızıl tehlikeyi kabul etmekle; ancak Nur Şâkirdlerine cem’iyyet nâmını verebilir. Onun için hakîki Nur Şâkirdleri çekinmeyerek, Kur’ân hakîkatlerine karşı kudsî alâkalarını ve uhrevî kardeşlerine karşı sarsılmaz irtibatlarını izhar ediyorlar. O uhuvvet sebebiyle gelen her cezayı memnuniyetle kabul ettiklerinden, mahkemenizde hakîkat-ı hâli olduğu gibi itiraf ediyorlar. Hile ile, dalkavukluk ile ve yalanlarla kendilerini müdafaaya tenezzül etmiyorlar.


* * *

AFYON MAHKEMESİNE, İDDİANÂMEYE KARŞI VERİLEN İTİRAZNÂME TETİMMESİNİN BİR ZEYLİDİR

Evvelâ: Mahkemeye beyan ediyorum ki; iddianâme, Denizli ve Eskişehir Mahkemelerimizdeki o eski iddianâmelere ve aleyhimizde, sathî ehl-i vukufların sathî tahkikatlarına bina edildiğinden mahkememizde dâva ettim ki: “Bu iddianâmenin yüz yanlışını isbat etmezsem, yüz sene cezaya razıyım!” İşte o dâvamı isbat ettim. Yüzden ziyâde yanlışların cetvelini isterseniz takdim edeceğim.

Saniyen: Ben, Denizli Mahkemesinde kitap ve evraklarımız Ankara’ya gittiği sırada, aleyhimize hüküm verilecek diye telâş ve me’yusiyetle beraber arkadaşlarıma yazdım ve ba’zı müdafaatımın âhirinde bulunan o yazdığım parça şudur: “Eğer, Risâle-i Nur’u tenkid fikriyle tedkik eden adliye me’murları îmanlarını onunla kuvvetlendirip veya kurtarsalar sonra beni îdam ile mahkûm etseler; şâhid olunuz, ben hakkımı onlara helâl ediyorum; çünkü biz hizmetkârız. Risâle-i Nur’un vazifesi, îmanı kuvvetlendirip kurtarmaktır. Dost ve düşmanı tefrik etmiyerek hizmet-i îmaniyeyi hiçbir tarafgirlik girmeyerek yapmağa mükellefiz.”

İşte ey hey’et-i hâkime! Bu hakîkata binâen, Risâle-i Nur’un cerhedilmez kuvvetli hüccetleri, elbette mahkemede kalbleri kendine çevirmiş. Aleyhimde ne yapsanız ben hakkımı helâl ederim, gücenmem. Bunun içindir ki, eşedd-i zulüm ile bir eşedd-i istibdâd tarzında, şahsımı, hiç ömrümde görmediğim ihânetlerle çürütmekle damarıma dokundurulduğu halde tahammül ettim; hattâ bedduâ da etmedim. Bize karşı bütün ittihamlara ve bütün isnad edilen suçlara karşı elinizdeki Risâle-i Nur’un mecmûaları benim mukabele edilmez müdafaanâmem ve cerhedilmez itiraznâmemdirler.

Səs yoxdur