Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 635
(612-740)

Kendisini milletine hasreden seksen yaşındaki ihtiyar bir din âlimi öldürülmek isteniyor; hem de Ramazan Bayramı akşamı, iftar yemeğine zehir konulmak sûretiyle.

Bu ne fecî, bu ne tahammül edilmez bir haldir. Tecrit edilmiş, dâimî bir tarassut altında, kapısında bekçi. O içerde ölümle başbaşa bırakılıyor.

Heyhat! Geliniz ey ehl-i İslâm. Hep beraber ağlaşalım. Hayır, hayır! Gözyaşlariyle, feryat ile tedavisi mümkün değil bu derdin... Allah için uğraşalım.

NİHAT YAZAR


* * *

Bediüzzaman Said Nur

Büyük ve dâhî adamların beşiği olan Türkiye şimdiye kadar, nekadar mebzul mücahidler, mücedditler ve bütün ma’nasiyle büyük insanlar görmüştür. Onların idrak ettikleri hayat şartları ve gördükleri itibar, buldukları ve mazhar oldukları hürmet, kadir ve kıymetlerine asla nâkise vermemekle beraber yürüdükleri hak yolunda muhakkak ki kendilerine büyük kolaylıklar te’min etmiştir. Bu şartların mâkûs tecellisine ve zulmün en ağırına ma’rûz kaldığımız şu geçmiş yirmi beş yıl, bize ağır mücadele ve mücahedeler içinde yoğurulmuş, dâvâsının ve îmanının azametinden ilham almış ve büyüklüğünü dünyanın en hücra köşelerine yaymış bir dâhî, bir nur ve fazilet timsali hediye etmiştir.

Nur’u birçok muzlim vicdanları aydınlatmış; kudreti, birçok zayıf îmanlı insanlara cesaret vermiş, dehası, birçok nasipsiz insanların ruhuna ilham serpmiş olan bu büyük adam, hiç şüphe yoktur ki, Said Nur Hazretleridir.

Ondan fazilet ve fedakârlık dersi alan birçok yolunu şaşırmış insanlar kendilerini mes’ut ve aydınlık bir sahranın ortasında bulmuşlardır. Dehâsı ve celâdeti kadar îmanı da kuvvetli olan bu muhterem insan; yirmi beş yıllık istibdat ve zulme gözlerini kırpmadan göğüs geren ve onun korkunç işkence adaletsizliğine îmandan doğan bir cüretle karşı koyan tek şahsiyettir.

Səs yoxdur