Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 647
(612-740)
İstanbul Mahkemesi

Ba’zı üniversiteli gençler, gençliğin îman ve ahlâkına hizmet maksadiyle “Gençlik Rehberi”ni İstanbul’da bastırdılar. Bunun üzerine, müddeiumûmîlik tarafından, 163. maddeye istinaden eser lâikliğe aykırı olarak, devletin temel nizamlarını dîni esaslara uydurmak maksadiyle yazıldığı, propaganda ve telkin mâhiyetinde olduğu iddiasiyle, Üstad, İstanbul Birinci Ağır Ceza Mahkemesine sevkolunmuştu.

22/Ocak/1952 muhakeme günü olmak i’tibâriyle, Bediüzzaman Said Nursî, Isparta’dan İstanbul’a gelerek mahkemede hazır bulunmuştu. Üstadın talebeleri genç üniversiteliler, mahkeme salonunu doldurmuşlardı. Koridorlarda büyük bir kalabalık göze çarpıyordu. Evvelâ iddianâme ve ehl-i vukuf raporu okunmuş, Üstadın isticvabı yapılmıştı. Ehl-i vukuf raporunda: “Müellifin bu eserde dîn düşüncesini yaymaya çalışdığı; gençlere rehber olacak fikirler serdeylediği, müellifin tesettür tarafdarı olduğu; kadınların yarım çıplak ve açık bacakla dolaşmalarının İslamiyete aykırı ve kadının fıtratına zıt olduğunu beyân ettiği; kadını güzelleştiren şeyin, terbiye-i İslâmiye dâiresinde âdâb-ı Kur’âniye zîneti olduğunu söylediği; dîni tedrisat tarafdarı olduğu; binaenaleyh devletin temel nizamlarını dîni esaslara uydurmak istediği...” uzun uzadıya îzah edilmiştir.

Bediüzzaman Said Nursî’nin müdafaasını İstanbul Avukatlarından Seniyyüddin Başak, Mihri Helâv ve Abdurrahman Şeref Lâç deruhte etmişlerdir.

Okunan iddianâme ve rapor üzerine Üstad Said Nursî, cevaben:

Otuz beş senelik hayatını misâl göstererek, siyasetle, dünyevî ve menfî cereyanlarla alâkadar olmadığını; kendisini meşgul eden ve nazarını çeken tek şey, hakâik-i îmaniye ve hizmet-i Kur’âniye olduğunu, bütün kuvvetiyle îmanı kurtarmak davâsında gittiğini bildirir; müteaddit mahkemelerin beraat ve iade kararlarını zikreder.

“Gençlik Rehberi” adlı eserinin üniversiteli gençler tarafından bastırılmasının büyük bir memnuniyeti mucip olması lâzım geldiğini; içinde bulunduğumuz asrın menfi ceryanlarına, bilhassa içtimâî bünyemizi sarsan ahlâksızlık ve îmansızlık salgınına karşı,

Səs yoxdur