Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım - Isparta Hayatı | 648
(612-740)

Gençlik Rehberi gibi Risâle-i Nurun bütün eczalarının külliyetle intişarının, gençliğe ve ma’sûm evlâtlara ve kadınlara umumen okutturulmasının, vatan-millet saadeti nokta-i nazarından gâyet elzem olduğunu beliğ bir sûrette ifade etmiş; mezkûr gayeler için, kendi haberi olmadan genç üniversitelilerin tab’eylediğini beyân etmiştir.

Mahkeme 19/Şubat/1952 gününe talik edilmiştir.

İkinci mahkeme gününde, Risâle-i Nur Külliyatından çok istifade eden bir çok üniversite talebeleri ve ehl-i irfandan müteşekkil büyük bir kalabalık mahkemeyi dinlemek üzere erkenden koridorları doldurmuşlardı. Üstad, alkışlarla, üniversiteli Nur Talebelerinin kolları arasında mahkeme salonuna girdi; maznun sandalyesine oturdu. Avukatlar da geldiler, yerlerini aldılar. Mahkeme salonunda müthiş bir izdiham vardı. Binlerce kişi mahkemeyi dinlemek üzere salona girmek istiyor, kalabalık, dalgalar halinde kapılardan taşıyordu. Bu hadisenin zâhiri heybet ve ihtişamının aksettirdiği ma’na, daha muazzam ve daha haşmetli idi. İslâmiyet nurunun mücessem bir timsâl-i müşahhası olan Said Nursî’ye, dîni kültürden mahrum olarak yetiştirilen gençlik, tazim ederek minnettarlığını ifade ediyordu. Güya lîsan-ı halleriyle: “Ey yirminci asrın zulümatını Kur’ânın nuriyle yaran, ehl-i İslâma nurlu ve beşaretli ufuklar gösteren, insanlığı, fıtratına münasip yüksek ve ebedî saadete dâvet eden büyük mücahit! İnsanlığa, bahusus bu vatan evlâtlarına yaptığın büyük hizmeti, bizler, şükranla karşılıyoruz. Ve istikbâl dahi seni takdirle yâdedecektir. Sen ma’nen ölüme yüz tutan bir nesli, ma’nevîyat âb-ı hayatına kavuşturan bir hekim olarak çok kıymetdar ve yüksek bir hizmet ifâ ettin. Yokluğa, ebedî şekavete atılmak istenen bir milleti ve gelecek nesillerini, Kur’ânın nuriyle ebedî saadete ulaştırmaya ve Allaha kavuşturmaya çalıştığını ve hayatını bu uğurda feda ettiğini biliyoruz...

Îmanlı nesiller seni takip edecektir;
Yıllarca, asırlarca peşinden gidecektir...

diyorlar.

Salondaki kalabalığın fazla olmasından, mahkemenin devamına imkân kalmamıştı. İntizamı te’mine tahsis edilen polisler, halkın tehacümüne mâni olamıyordu. Nihayet mahkeme reisinin halka hitaben:

Səs yoxdur