İman Hakikatlari | Dokuzuncu Söz | 19
(9-26)

kusursuz kemaline, misilsiz cemaline, nihayetsiz rahmetine karşı hamd ü sena edip demekle, muinsiz rububiyetine, şeriksiz uluhiyetine, vezirsiz saltanatına karşı arz-ı ubudiyet ve istiane etmek, hem nihayetsiz kibriyasına, hadsiz kudretine ve acizsiz izzetine karşı rükûa gidip bütün kâinatla beraber za’f ve aczini, fakr ve zilletini izhar etmekle, deyip Rabb-ı Azîm’ini tesbih edip; hem zevalsiz cemal-i zâtına, tegayyürsüz sıfât-ı kudsiyesine, tebeddülsüz kemal-i sermediyetine karşı secde edip hayret ve mahviyet içinde terk-i masiva ile muhabbet ve ubudiyetini ilân edip, hem bütün fânilere bedel bir Cemil-i Bâki, bir Rahîm-i Sermedî bulup, demekle zevalden münezzeh, kusurdan müberra Rabb-i A’lâsını takdis etmek; sonra teşehhüd edip, oturup bütün mahlukatın

Ses Yok