Şu Lem’a Yirmi Altı Ricadır.
BİRİNCİ RİCA: Ey sinn-i kemâle gelen muhterem ihtiyar kardeşler ve ihtiyâre hemşireler! Ben de sizin gibi ihtiyarım. İhtiyarlık zamanında arasıra bulduğum ricaları ve o ricalardaki teselli nuruna sizi de teşrik etmek arzusuyla, başımdan geçen ba’zı hâlâtı yazacağım. Gördüğüm ziya ve rastgeldiğim rica kapıları, elbette benim nâkıs ve müşevveş isti’dâdıma göre görülmüş, açılmış. İnşâallah sizlerin sâfi ve hâlis isti’dâdlarınız, gördüğüm ziyayı parlattıracak; bulduğum ricayı daha ziyâde kuvvetleştirecek...
İşte gelecek o ricaların ve ziyaların menbaı, madeni, çeşmesi; îmandır.
İKİNCİ RİCA: İhtiyarlığa girdiğim zaman; bir gün güz mevsiminde, ikindi vaktinde, yüksek bir dağda dünyaya baktım. Birden gâyet rikkatli ve hazin ve bir cihette karanlıklı bir hâlet bana geldi. Gördüm ki; ben ihtiyarlandım, gündüz de ihtiyarlanmış, sene de ihtiyarlanmış, dünya da ihtiyarlanmış. Bu ihtiyarlıklar içinde dünyadan firak ve sevdiklerimden iftirak zamanı yakınlaştığından, ihtiyarlık beni ziyâde sarstı. Birden Rahmet-i İlâhîyye öyle bir sûrette inkişaf etti ki; o rikkatli hüzün ve firakı, kuvvetli bir rica ve parlak bir teselli nuruna çevirdi.
Evet, ey benim gibi ihtiyarlar! Kur’ân-ı Hakîmde yüz yerde “ERRAHMANİRRAHÎM” sıfatlariyle kendini bizlere takdim eden ve dâima zemînin yüzünde merhamet isteyen zîhayatların imdâdına rahmetini gönderen ve gaybdan her sene baharı hadsiz ni’met ve hediyeleriyle doldurup rızka muhtaç bizlere yetiştiren ve za’f ü acz derecesi nisbetinde rahmetinin cilvesini ziyâde gösteren bir Hâlık-ı Rahîmimizin rahmeti, bu ihtiyarlığımızda en büyük bir rica ve en kuvvetli bir ziyadır. Bu rahmeti bulmak, îman ile o Rahmâna intisâb etmek ve ferâizi kılmakla ona itaat etmektir.
ÜÇÜNCÜ RİCA: Bir zaman gençlik gecesinin uykusundan ihtiyarlık sabahiyle uyandığım vakit kendime baktım; vücûdum kabir tarafına bir inişten koşar gibi gidiyor. Niyazi-i Mısrî’nin