Zühretunnur | Yirmialtıncı Lema | 47
(77-183)

Dediği gibi, ruhumun hânesi olan cismimin de hergün bir taşı düşmekle yıpranıyor... ve dünya ile beni kuvvetli bağlayan ümidlerim, emellerim kopmaya başladılar. Hadsiz dostlarımdan ve sevdiklerimden müfarakat zamanının yakınlaştığını hissettim. O ma’nevî ve çok derin ve devasız görünen yaranın merhemini aradım, bulamadım. Yine Niyâzi-i Mısrî gibi dedim ki:

Dil bekası, Hak fenâsı istedi mülkü tenim,
Bir devasız derde düştüm, ah ki Lokman bîhaber! (Hâşiye)

O vakit birden merhamet-i İlâhîyyenin lîsanı, misâli, timsâli, dellâlı, mümessili olan Peygamber-i Zîşan Aleyhissalâtü Vesselâm’ın nuru ve şefaati ve beşere getirdiği hediye-i hidâyeti, o dermansız hadsiz zannettiğim yaraya güzel bir merhem ve tiryak oldu. Karanlıklı ye’simi, nurlu bir ricaya çevirdi.

Evet, ey benim gibi ihtiyarlığını hisseden muhterem ihtiyar ve ihtiyareler! Biz gidiyoruz... aldanmakta faide yok. Gözümüzü kapamakla bizi burada durdurmazlar, sevkiyat var. Fakat gafletten ve kısmen de ehl-i dalâletten gelen zulümat evhamlariyle bize firaklı ve karanlıklı görünen berzah memleketi, ahbabların mecmaıdır. Başta şefiimiz olan HABİBULLAH Aleyhissalâtü Vesselâm ile bütün dostlarımıza kavuşmak âlemidir. Evet bin üç yüz elli senede, her sene üç yüz elli milyon insanların sultanı ve onların ruhlarının mürebbîsi ve akıllarının muallimi ve kalblerinin mahbubu ve her günde sırrınca, bütün o ümmetinin işlediği hasenatın bir misli, sahife-i hasenatına ilâve edilen ve şu kâinattaki makasıd-ı âliye-i İlâhîyyenin medârı ve mevcûdâtın kıymetlerinin tealisinin sebebi olan o Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, dünyaya geldiği dakikada “ümmetî ümmetî” riva-yet-i sahiha ile ve keşf-i sâdıkla dediği gibi, mahşerde herkes “nefsî nefsî ” dediği zaman, yine “ümmetî ümmetî” diyerek en kudsî ve en yüksek bir fedakârlık ile, yine şefaatiyle ümmetinin imdâdına koşan bir zâtın gittiği âleme gidiyoruz. Ve o Güneşin etrafında hadsiz Asfiya ve Evliya yıldızlariyle ışıklanan öyle bir âleme gidiyoruz...

--------------------------------------
(Hâşiye): Yâni: Benim kalbim bütün kuvvetiyle beka istediği halde; hik-met-i İlâhîyye, cesedimin harabiyetini iktiza ediyor. Hekim-i Lokman da çâresini bulamadığı dermansız bir derde düştüm.
Ses Yok