9 - Mahall-i taalluk-u kudret olan herşeydeki melekûtiyet ciheti; şeffaftır, nezihtir.
10 - Âlem-i şehadet, avalim-ül guyûb üstünde tenteneli bir perdedir.
11 - Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira şu kitab-ı kebir-i kâinatın herbir harfinin, bahusus zîhayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzır birer gözü vardır.
12 - Meşhurdur ki: Hilâl-i îde bakarlardı. Kimse birşey görmedi. İhtiyar bir zât yemin ederek "Hilâli gördüm" dedi. Halbuki gördüğü hilâl değil, kirpiğinin tekavvüs etmiş beyaz bir kılı idi. O kıl nerede, Kamer nerede?.. Harekât-ı zerrat nerede, fâil-i teşkil-i enva’ nerede?..
13 - Tabiat, misalî bir matbaadır, tabi’ değil; nakıştır, nakkaş değil; kabildir, fâil değil; mistardır, masdar değil; nizamdır, nâzım değil; kanundur, kudret değil; şeriat-ı iradiyedir, hakikat-ı hariciye değil!..
14 - Fıtrat-ı zîşuur olan vicdandaki incizab ve cezbe, bir hakikat-ı cazibedarın cezbesiyledir.