Mirkatüs Sünnet | Mirkatüs Sünnet | 114
(5-222)

Hem insan ruh, kalb, akıl cihetiyle ve hayat ve letaif sahifeleriyle "Hayy, Kayyum ve Muhyî" gibi ne kadar esma-i kudsiye-i nuraniyeyi okur ve okutturur, kıyas edebilirsin.

İşte, Cennet bir çiçektir. Huri taifesi dahi bir çiçektir. Rûy-i zemin dahi bir çiçektir. Bahar da bir çiçektir. Sema da bir çiçektir; yıldızlar, o çiçeğin yaldızlı nakışlarıdır. Güneş de bir çiçektir; ziyasındaki yedi rengi, o çiçeğin nakışlı boyalarıdır. Âlem, güzel ve büyük bir insandır; nasılki insan, küçük bir âlemdir. Huriler nev’i ve ruhanîler cemaatı ve melek cinsi ve cin taifesi ve insan nev’i, birer güzel şahıs hükmünde tasvir ve tanzim ve icad edilmiştir. Hem herbiri külliyetiyle; hem herbir ferdi, tek başıyla Sâni’-i Zülcemalinin esmasını gösterdikleri gibi; onun cemaline, kemaline, rahmetine ve muhabbetine birer ayrı ayrı âyinelerdir. Ve nihayetsiz cemal ve kemaline ve rahmet ve muhabbetine birer şahid-i sadıktır. Ve o cemal ve kemalin ve rahmet ve muhabbetin birer âyâtıdır, birer emaratıdır. İşte şu nihayetsiz enva’-ı kemalât, daire-i vâhidiyette ve ehadiyette hasıldır. Demek o daire haricinde tevehhüm olunan kemalât, kemalât değildir.

Ses Yok