tedvir ederek şems-i şevket-i İslâmiyenin cemahir-i müttefika-i İslâmiyenin mevkebinde bir kevkeb-i münevver gibi cazibesine ittiba’ ile müvazene ve aheng-i umumiyeyi muhafaza ediniz.
Hem de hürriyet-i Şer’iye denilen yüksek bir hakikat-ı içtimaiye, Sübhan ve Ağrı Dağları gibi istikbalin cibal-i şahikasının tepesinde ayağa kalkmış ve esaret-i nefs altına girmeyi yasak etmiş ve gayre tecavüzü tecviz etmeyerek Şeriata istinad etmiş olan sultan-ı hürriyet-i şer’iye, yüksek sadâ ile sizin gibi mâzinin en derin derelerinde gafil ve müteferrik insanlara "fen ve san’at silâhıyle cehalet ve fakra hücum ediniz" emrini veriyor.
Hem de ihtiyaç denilen medeniyetin pederi ve terakkiyatın müessisi olan üstad-ı ihtiyaç, sillesini kaldırmış, size hükmediyor ki; ya hayat-ı hürriyetinizi bu sahra-yı vahşette yağmacılara vereceksiniz veyahut meydan-ı medeniyette fen ve san’at balonuna ve şimendiferine binerek istikbali istikbal ve ecnebi ellerine geçen o emval-i müttefikayı istirdad ederek kâbe-i kemalâta koşacaksınız.