Şu ince ve derin mânâyı bir parça fehmetmek için “Beş Nükte”yi nefsimle beraber dinlemek lâzım...
BİRİNCİ NÜKTE: Namazın mânâsı, Cenâb-ı Hakkı tesbih ve tâzim ve şükürdür. Yâni, celâline karşı kavlen ve fiilen “Sübhânallah” deyip takdîs etmek. Hem kemâline karşı, lâfzan ve amelen “Allahü Ekber” deyip tâzim etmek. Hem cemâline karşı, kalben ve lisânen ve bedenen “Elhamdülillâh” deyip şükretmektir. Demek Tesbih ve Tekbir ve Hamd, namazın çekirdekleri hükmündedirler. Ondandır ki, namazın harekât ve ezkârında bu üç şey, her tarafında bulunuyorlar. Hem ondandır ki, namazdan sonra, namazın mânâsını te’kid ve takviye için şu Kelimât-ı Mübâreke, otuz üç defa tekrar edilir. Namazın mânâsı, şu mücmel hülâsalarla te’kid edilir.
İKİNCİ NÜKTE: İbâdetin mânâsı şudur ki: Dergâh-ı İlâhîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemâl-i Rubûbiyyetin ve Kudret-i Samedâniyyenin ve Rahmet-i İlâhiyyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Yâni, Rubûbiyyetin saltanatı, nasılki ubûdiyyeti ve itaati ister; Rubûbiyyetin kudsiyyeti, pâklığı dahi ister ki; abd, kendi kusurunu görüp istiğfar ile ve Rabbını bütün nekaisten pâk ve müberra ve