Küçük Sözler | Dokuzuncu Söz | 65
(58-74)

ve muhabbet ve mahviyyetini ilân etmek demek olan zuhr namazını kılmak; ne kadar güzel, ne kadar hoş, ne kadar lâzım ve münâsip olduğunu anlamayan insân, insân değil...

Asr vaktinde, ki o vakit, hem güz mevsim-i hazînanesini ve ihtiyarlık hâlet-i mahzunânesini ve âhirzaman mevsim-i elîmânesini andırır ve hatırlattırır. Hem yevmî işlerin neticelenmesi zamanı, hem o günde mazhar olduğu sıhhat ve selâmet ve hayırlı hizmet gibi Niam-ı İlâhiyyenin bir yekûn-u azîm teşkil ettiği zamanı, hem o koca Güneşin ufûle meyletmesi işaretiyle; insân bir misafir memur ve her şey geçici, bîkarar olduğunu ilân etmek zamanıdır.Şimdi ebediyyeti isteyen ve ebed için halkolunan ve ihsana karşı perestiş eden ve firaktan müteellim olan ruh-u insân, kalkıp abdest alıp şu asr vaktinde ikindi namazını kılmak için Kadîm-i Bâki ve Kayyum-u Sermedî’nin Dergâh-ı Samedâniyyesine arz-ı münâcat ederek, zevalsiz ve nihayetsiz rahmetinin iltifatına iltica edip, hesapsız ni’metlerine karşı şükür ve hamd ederek, İzzet-i Rububiyyetine karşı zelîlâne rükûa gidip, Sermediyyet-i Ulûhiyyetine karşı mahviyyetkârane secde ederek, hakikî bir teselli-i kalb, bir rahat-ı ruh bulup huzûr-u Kibriyâsında

Ses Yok