Yani bir bina, bir dülgerliğe delalet eder. Ve mükemmel, muntazam bir fiil, bizzarure mükemmel bir fâile ve mahir bir ustaya, bir dülgere delalet eder. Ve mükemmel usta ve dülger ünvanları, bilbedahe mükemmel bir sıfata, yani san’at melekesine delalet eder. Ve mükemmel sıfat ve o mükemmel meleke-i san’at, bilbedahe mükemmel bir istidadın vücuduna delalet eder. Ve mükemmel bir istidad ise, âlî bir ruh ve yüksek bir zâtın vücuduna delalet eder.
Öyle de: Zeminin yüzünü, belki kâinatı dolduran müteceddid eserler, bilbedahe gayet derece-i kemalde bulunan ef’ali gösteriyor. Ve şu nihayet derecedeki intizam ve hikmet dairesindeki ef’al, bilbedahe ünvanları ve isimleri mükemmel olan bir fâili gösteriyor. Çünki muntazam, hakîmane fiiller, fâilsiz olmadığı kat’iyyen malûm. Ve son derece mükemmel ünvanlar, o fâilin son derece kemaldeki sıfatlarına delalet eder. Çünki fenn-i Sarfça nasıl ism-i fâil masdardan yapılır. Öyle de, ünvanların ve isimlerin dahi masdarları ve menşe’leri, sıfatlardır. Ve son derece-i kemalde sıfatlar, şübhesiz son derece mükemmel olan şuunat-ı zâtiyeye delalet eder. Ve kabiliyet-i zâtiye (tabir edemediğimiz) o mükemmel şuun-u zâtiye, bihakkalyakîn hadsiz derece-i kemalde olan bir zâta delalet eder.