Asa-yı Musa | İkinci meslenin hülasası | 15
(13-15)

bil’icma,mütevatiren nev’-i insanın Güneşleri, kamerleri, yıldızları olan bu üç ce-mâat-ı azîme ve bu üç tâife-i ehl-i hakîkat ve beşerin kudsî kumandanları olan bu üç büyük ve âlî hey’etlerin fermanları ile verdikleri haberleri dinlemeyen ve saadet-i ebediyeye giden, onların gösterdikleri yol olan sırat-ı müstakimde gitmeyenler, yüzde doksan dokuz dehşetli tehlike ihtimalini nazara almayan ve birtek muhbirin bir yolda tehlike var demesiyle o yolu bırakan, başka uzun yolda hareket eden bir adam, elbette ve elbette vaziyeti şudur ki:

İki yolun hadsiz muhbirlerin kat’i ihbarları ile en kısa ve kolayı ve yüzde yüz Cennet ve saadet-i ebediyeyi kazandıranı bırakıp en dağdağalı ve uzun ve sıkıntılı ve yüzde doksan dokuz Cehennem hapsini ve şeka-vet-i dâimeyi netice veren yolunu ihtiyar ettiği halde, dünyada iki yolun, bir tek muhbirin yalan olabilir haberiyle, yüzde birtek ihtimal tehlike ve bir ay hapis imkânı bulunan kısa yolu bırakıp, menfaatsiz yalnız zararsız olduğu için uzun yolu ihtiyar eden bedbaht, sarhoş divâneler gibi, dehşetli ve uzakta görünen ve ona musallat olan ejderhalara ehemmiyet vermez; sineklerle uğraşıyor. Yalnız onlara ehemmiyet verir derecede aklını, kalbini, ruhunu, insaniyetini kaybetmiş oluyor.

Mâdem hakîkat-ı hal budur.. biz mahpuslar, bu hapis musîbetinden intikamımızı tam almak için, o mübârek ikinci hey’etin hediyelerini kabul etmeliyiz. Yâni, nasılki bir dakika intikam lezzeti ve birkaç dakika veya biriki saat sefâhet lezzetleriyle bu musîbet bizi on beş ve beş ve on ve ikiüç sene bu hapse soktu; dünyamızı bize zindan eyledi. Biz dahi bu musîbetin rağmına ve inadına, biriki saat müddet-i hapsi, biriki gün ibâdete ve ikiüç sene cezamızı mübârek kafilenin hediyeleriyle yirmiotuz sene bâkî bir ömre; ve on ve yirmi sene hapiste cezamızı, milyonlar sene Cehennem hapsinden afvımıza vesîle edip, fâni dünyamızın ağlamasına mukâbil, bâkî hayatımızı güldürerek bu musîbetten tam intikamımızı almalıyız. Hapishâneyi terbiyehâne gösterip; vatanımıza ve milletimize birer terbiyeli, emniyetli, menfaatli adam olmağa çalışmalıyız. Ve hapishâne me’murları ve müdürleri ve müdebbirleri dahi, câni ve eşkiya ve serseri ve katil ve sefâhetçi ve vatana muzır zannettikleri adamları, bir mübârek dershânede çalışan talebeler görsünler. Ve müftehirane Allah’a şükretsinler.

Səs yoxdur