Asa-yı Musa | Altıncı Hücceti İmaniye | 190
(190-193)
ALTINCI HÜCCETİ İMANİYE

(ONUNCU SÖZ’ÜN DOKUZUNCU HAKÎKATI)

(Bâb-ı ihya ve imatedir. İsm-i Hayy-ı Kayyûm’un, Muhyî ve Mümit’in cilvesidir.)

Hiç mümkün müdür ki: Ölmüş, kurumuş koca Arzı ihya eden ve o ihya içinde herbiri beşer haşri gibi acib, üç yüz binden ziyâde enva’-ı mahlûkatı haşr ve neşredip kudretini gösteren ve o haşr ve neşr içinde nihayet derecede karışık ve ihtilat içinde, nihayet derecede imtiyaz ve tefrik ile ihâta-i ilmiyesini gösteren ve bütün semâvî fermanlariyle beşerin haşrini va’detmekle bütün ibadının enzârını saadet-i ebediyeye çeviren ve bütün mevcûdâtı başbaşa, omuz omuza, elele verdirip emir ve irâdesi dâiresinde döndürüp birbirine yardımcı ve müsahhar kılmakla azamet-i Rubûbiyyetini gösteren ve beşeri, şecere-i kâinatın en câmi’ ve en nâzik ve en nâzenin, en nazdar, en niyâzdar bir meyvesi yaratıp, kendine muhatab ittihaz ederek herşeyi ona müsahhar kılmakla, insana bu kadar ehemmiyet verdiğini gösteren bir Kadîr-i Rahîm, bir Alîm-i Hakîm; Kıyâmeti getirmesin, Haşri yapmasın ve yapamasın, Beşeri ihya etmesin veya edemesin. Mahkeme-i Kübrâyı açamasın, Cennet ve Cehennem’i yaratamasın? Hâşâ ve kellâ!..

Evet, şu âlemin Mutasarrıf-ı Zîşan’ı her asırda, her senede, her günde bu dar, muvakkat rûy-i zemînde Haşr-i Ekberin ve meydan-ı kıyametin pek çok emsâlini ve nümûnelerini ve işârâtını îcad ediyor. Ezcümle: Haşr-i baharîde görüyoruz ki: Beş-altı gün zarfında küçük ve büyük hayvânât ve nebâtâttan üç yüz binden ziyâde enva’ı haşredip neşrediyor. Bütün ağaçların, otların köklerini ve bir kısım hayvanları aynen ihya edip iâde ediyor.

Səs yoxdur