Lemalar | Ondördüncü Lema | 94
(90-102)

İşte istikbâlde anlaşılacak bu ulvî hakîkata işâreten ve Küre-i Arzın vazifesindeki hareketine ve seyahatına imaen ve semavî burçlar, Güneş i’tibâriyle muattal ve misafirsiz olduklarına ve hakîki işleyen burçlar ise, Küre-i Arzın medâr-ı senevîsinde bulunduğuna ve o burçlarda vazife gören ve seyahat eden Küre-i Arz olduğuna remzen demiştir.

Ba’zı kütüb-ü İslâmiyede sevr ve hûta dâir acîb ve hâric-i akıl hikâyeler, ya İsrailiyattır veya temsilâttır veya ba’zı muhaddislerin te’vilâtıdır ki, ba’zı dikkatsizler tarafından Hadîs zannedilerek Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a isnad edilmiş.


İKİNCİ SUAL: Âl-i Abâ hakkındadır.

Kardeşim; Âl-i Abâ hakkındaki cevabsız kalan sualinizin çok hikmetlerinden yalnız bir tek hikmeti söylenecek. Şöyle ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, giydiği mübârek abâsını, Hazret-i Ali (R.A.) ve Hazret-i Fatıma (R.A.) ve Hazret-i Hasan ve Hüseyn’in (R.A.) üstlerine örtmesi ve onlara bu sûretle

Âyetiyle duâ etmesinin esrarı ve hikmetleri var. Sırlarından bahsetmeyeceğiz. Yalnız vazife-i Risâlete taallûk eden bir hikmeti şudur ki: Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gayb-âşina ve istikbâl-bîn nazar-ı Nübüvvetle otuz kırk sene sonra Sahabeler ve Tâbiînler içinde mühim fitneler olup kan döküleceğini görmüş. İçinde en mümtaz şahsiyetler, abâsı altında olan o üç şahsiyet olduğunu müşahede etmiş. Hazret-i Ali’yi (R.A.) ümmet nazarında tathir ve tebrie etmek ve Hazret-i Hüseyn’i (R.A.) tâziye ve teselli etmek ve Hazret-i Hasan’ı (R.A.) tebrik etmek ve musalaha ile mühim bir fitneyi kaldırmakla şerefini ve ümmete azîm faidesini i’lân etmek ve Hazret-i Fatıma’nın zürriyetinin tâhir ve müşerref olacağını ve Ehl-i Beyt ünvan-ı âlîsine lâyık olacaklarını i’lân etmek için o dört şahsa kendisiyle beraber “Hamse-i Âl-i Abâ” ünvanını bahşeden o abâyı örtmüştür.

Səs yoxdur