Tarihçe-i Hayat | ÖNSÖZ | 6
(5-20)

Bir kitabın “Mukaddeme”sini, o kitabın hülâsası diye târif ederler. Halbuki, her mevzuu müstakil bir esere sığmıyacak kadar derin ve geniş olan bu muazzam kitabın muhteviyatını böyle birkaç sahifelik mukaddemeye sığdırmak kabil midir?

Bugüne kadar âcizane yazdığım manzum ve mensur yazılarımın hiçbirisinde bu kadar acz ve hayret içerisinde kalmamıştım. Binâenaleyh, bu eseri derin bir zevk, İlâhî bir neşe ve coşkun bir heyecanla okuyacak olanlar, hayranlıkla görecekler ki; Bediüzzaman, çocukluğun-danberi müstesna bir şekilde yetişen ve bütün ömrü boyunca İlâhî tecellilere mazhar olan bambaşka bir âlim ve mümtaz bir şahsiyettir.

Ben, bu büyük zatı, eserlerini ve talebelerini inceden inceye tetkik edip de o nur âleminde hissen, fikren ve ruhen yaşadıktan sonra, büyük ve eski bir Arap şairinin bir beytiyle, çok derin bir hakîkatı ifade ettiğini öğrendim. “Bütün âlemi bir şahsiyette toplamak Cenâb-ı Hakka zor gelmez...”

• • •

Gâyesinin ulviyetinden, davâsının ihtişamından ve îmanının azametinden feyiz ve ilham alan bu kutbun câzibesine takılanların adedi günden güne çoğalmaktadır.

Akıllara hayret veren bu ulvî hadise; münkirleri kahrettiği gibi, mü’minleri de şâd ve mesrûr eylemekte devam edip gidiyor.

Îmanlı gönüllerde ma’nevî bir râbıta halinde yaşayan bu İlâhî hadiseyi büyük bir mücahid, kalbleri vecd içinde bırakan bir üslûbla bakınız nasıl ifade ediyor:

“Ahlâksızlık çirkefinin bir tûfan halinde her istikamete taşıp uzanarak her fazileti boğmaya koyulduğu kara günlerde, Onun yâni Bediüzzaman’ın feyzini bir sır gibi kalbden kalbe mukavemeti imkânsız bir hamle halinde intikal eder görmekle teselli buluyoruz... Gecelerimiz çok karardı, ve çok kararan gecelerin sabahları pek yakın olur.”

Səs yoxdur