Tarihçe-i Hayat | GİRİŞ | 27
(21-29)

Onun kemâlâtını, ulviyetini neşretmesinler; Kur’âna âyine olan ve bu zamanın dinsizlik cereyanlarına meydan okuyup, dîne en büyük hizmeti ifa eden bir eser külliyatı ve onun muhterem, mütevazi ve hadsiz zulümlere ma’rûz kalmış müellifi, medhedilmesin! Halbuki yazılan yazılar, mücerred mevzular olarak değil, ekseriyetle müdafaa kabilinden, aleyhteki iftiralara cevab olarak neşredilmiş hakîkatlardır.


• • •

Üstadın hayatı, külli hizmeti noktasından topluca iki büyük safha arzetmektedir.

Birincisi: Doğuşundan îtibaren tahsil hayatı, Van’daki ikâmeti, İstanbula gelişi, siyasî hayatı, seyahatleri, harb-i umûmîyeye iştiraki, Rusya’daki esâreti, İstanbul’da Darülhikmetil-İslâmiye azalığında bulunuşu, Kuvâ-yı Milliyede İstanbul’daki hizmeti, Ankara’ya gelerek ilk Meclis-i Meb’usandaki faaliyetleri ve kısa bir müddet sonra Van’a çekilip inzivayı ihtiyar etmesi gibi.. her biri ayrı bir hayat sahnesi olan Üstadın hayatının bu birinci safhası; îman ve Kur’ân hizmeti îtibariyle ikinci safha hayatının mukaddemesi hükmündedir. İkinci büyük hizmetine hazırlıktır. Ömrünün ellinci senesine kadardır.

İkincisi: Van’da inzivada iken Garba nefyedilip Isparta’nın Barla Nahiyesinde ikâmete me’mur edildiği zamandan başlar ki; “Risâle-i Nurun zuhuru ve intişarıdır.” Âzamî ihlâs, âzamî fedakârlık, âzamî sadakat, metânet ve dikkat ve iktisad içinde Risâle-i Nurla giriştiği hizmet-i îmaniyye ve ma’nevî cihad-ı diniyyedir.

Hayatının bu ikinci safhası: Harb-i Umûmî neticesinde Osmanlı Hilafetinin inkıraz bulmasiyle insanlık âleminde medeniyet-i beşeriyeyi mahveden ve semavî dinlerle mücadeleyi esas ittihaz edinen komünizm rejiminin insaniyetin yarısını istilâ ederek dünyayı dehşete saldığı ve memleketimizi tehdide yeltendiği ve ma’nevî tahribatının tehlikesine ma’rûz kaldığımız bir devreye rastlar. Bu devre, bin senedir Kur’âna bayraktarlık yapmış, İslâmiyete asırlarca hizmet etmiş kahraman bir millet için dikkatle incelenmesi lâzım gelen bir devredir.

Üstad, Risâle-i Nuru te’lif ederken, Kur’ânın i’cazî lem’aları olan bu eserlerin, her tâife-i insaniyede inkişaf edeceğini; dinsizliğin, memleketimizi istilâsına mâni olacağını;

Səs yoxdur