Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 37
(30-149)

Bu hâl Siirt’de şüyû bulmuş ve Molla Fethullah, ulemâya:

− Bizim medreseye gâyet genç bir talebe geldi. Her ne suâl ettimse bilâ-tevakkuf cevab verdi. Bu yaşda zekâsına ve ilmine ve fazlına hayran kaldım diyerek pek çok medheder. Bunun üzerine ulemâ bir yerde toplanarak Bediüzzaman’ı dâvet ederler. Bediüzzaman intihab ettikleri bütün suâllerine bilâ-tereddüd cevab verirken, Molla Fethullah’ın yüzüne bakıyordu. Sanki kitaba bakıyor gibi kendilerinden okuyarak cevab veriyordu. Bunu gören ulemâ, Bediüzzaman’ın harikulâde bir genç olduğuna hükmedip, faziletini takdir ve sena ettiler. Bu hâl etrafta işitilir. Ahali, kendisine veliyyullah derecesinde ihtiram eder ve o nazarla bakarlar. Bu vaziyet, ikinci derecede bulunan bir takım âlim ve talebelerin rekabetlerini arttırdı. Genç, tecrübesiz talebelerden bir kısmı, ilmen mağlûb edemedikleri Bediüzzaman’ı kavga yoliyle iskât etmek teşebbüsünde bulunmuşlarsa da, mes’eleden haberdar olan Siirt ahalisi, kendisini kurtarmak için gelmişler. Ahali nazarında büyük mevkii olduğu için, derhâl muarızların ellerinden kurtarılmış ve bir odaya bırakılmış ise de Bediüzzaman, mesleklerine olan fevkalâde muhabbetinden, muarızları bulunan talebe ve ehl-i ilmin câhillere hedef olmamasını te’min için kendisi odadan çıkıp muarızları tarafından telef edilse bile ehl-i ilmin işine cahillerin karışmamasını müdafaa eder. Bu ihtilâfı kaldırmak maksadiyle herhangi bir talebeye:

− Beni öldürünüz, ilmin haysiyetini muhafaza ediniz! diyerek yüzünü çevirmiş ise de hiçbir talebe kendisine hücum etmemiş ve nihayet ihtilâf bertaraf edilmiştir. Siirt mutasarrıfı, kendisini muhafaza etmek üzere yanına çağırdığı ve o talebeleri nefyedeceği haberini tebliğ etmeye gönderdiği jandarmaya karşı Bediüzzaman:

− Biz talebeyiz, birbirimizle döğüşürüz, barışırız. Binâenaleyh, mesleğimiz haricinde bulunan birisinin bize karışması muvafık olmadığından gelemiyeceğim ve hata da benimdir, cevabında bulunarak jandarmaları reddetmiştir.

Səs yoxdur