Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 89
(30-149)

Bu Hutbe-i Şamiye; İslâm Âleminin içinde bulunduğu maddî ma’nevî hastalıkların nelerden ibâret bulunduğunu, felâket ve esarete hangi sebeplerden dolayı ma’rûz kaldıklarını bildiren; ve buna karşı çâre-i halâs gösteren; ve bundan sonra, İslâmiyetin zemin yüzünde maddî-ma’nevî en yüksek terakkiyi göstereceğini, İslâmî medeniyetin kemâl-i haşmetle meydana geleceğini ve zemin yüzünü pisliklerden temizliyeceğini delâil-i akliye ile isbat eden, müjde veren çok kıymetdar, bütün müslümanlara, hatta insanlığa şâmil bir dersdir, bir hutbedir.

Hutbe-i Şâmiyenin baş taraflarında diyor:

“Ben, bu zaman ve zeminde beşerin hayat-ı içtimâîye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebiler, Avrupalılar terakkide istikbâle uçmalariyle beraber, bizi maddi cihette kurûn-u vustâda durduran ve tevkif eden; altı tane hastalıktır. O hastalıklar da bunlardır:

1— Ye’sin (ümidsizliğin) içimizde hayat bulup dirilmesi.

2— Sıdkın hayat-ı içtimâîye-i siyasiyede ölmesi.

3— Adâvete muhabbet.

4— Ehl-i îmanı birbirine bağlayan nurânî rabıtaları bilmemek.

5— Çeşit çeşit sâri hastalıklar gibi intişar eden istibdât.

6— Menfaat-ı şahsiyesine himmeti hasretmek.

Bu altı dehşetli hastalığın ilâcını da, bir tıb fakültesi hükmünde hayat-ı içtimâîyemize eczahâne-i Kur’âniyeden ders aldığım altı kelime ile beyân ediyorum. Mualecenin esasları, onları biliyorum.

Birinci Kelime: “El-EMEL” yâni: Rahmet-i İlâhîyyeden kuvvetle ümid beslemek.

Evet, ben kendi hesabıma aldığım derse binâen:

Ey İslâm Cemâati! Müjde veriyorum ki: Şimdiki Âlem-i İslâmın saadet-i dünyeviyesi, bâhusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâmın terakkisi onların intibahiyle olan Arabın saadetinin fecr-i sâdıkının emâreleri inkişafa başlıyor ve saadet Güneşinin de çıkması yakınlaşmış. Ye’sin rağmına olarak ben dünyaya işittirecek (Hâşiye) derecede kanaat-ı kat’iyyemle derim:


Hâşiye: Eski Said hiss-i kablelvuku’ ile, 1371 de başta Arab Devletleri, Âlem-i İslâmın ecnebi esaretinden ve istibdâdından kurtulup İslâmî Devletler teşkil edeceklerini, kırk beş sene evvel haber vermiş. İki Harb-i Umûmî ve otuz-kırk sene devam eden istibdâd-ı mutlakı düşünmemiş, Üç yüz Yirmi Yedide olacak gibi müjde vermiş, te’hirinin sebebini nazara almamış.

Səs yoxdur