Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 91
(30-149)

Hem de İslâmiyet Güneşinin inkişafına ve beşeri tenvir etmesine müma’naat eden perdeler açılmaya başlamışlar; o müma’naat edenler çekilmeye başlıyorlar. Kırk beş sene evvel, o fecrin emâreleri göründü. Yetmiş Birde fecr-i sâdık başladı veya başlayacak. Eğer bu fecr-i kâzib de olsa, otuz-kırk sene sonra fecr-i sâdık çıkacak.

Evet hakîkat-ı İslâmiyetin mâzi kıt’asını tamamen istilâsına sekiz dehşetli mâniler müma’naat ettiler.

Birinci, ikinci, üçüncü mâniler: Ecnebilerin cehli ve o zamanda vahşetleri ve dinlerine taassublarıdır. Bu üç mâni, mârifet ve medeniyetin mehâsini ile kırıldı, dağılmaya başlıyor.

Dördüncü, beşinci mâniler: Papazların, ruhanî reislerin riyasetleri ve tahakkümleri, ve ecnebilerin körü körüne onları taklid etmeleridir. Bu iki mâni dahi; fikr-i hürriyet ve meyl-i taharri-i hakîkat nev-i beşerde başlamasiyle zevâl bulmaya başlıyor.

Altıncı, yedinci mâniler: Bizdeki istibdât ve şeriatın muhalefetinden gelen sû-i ahlâkımız müma’naat ediyordular. Bir şahısdaki münferid istibdât kuvveti şimdi zevâl bulması, cemâat ve komitenin dehşetli istibdâtlarının otuz-kırk sene sonra zevâl bulmasına işâret etmekle ve hamiyet-i İslâmiyenin şiddetli feveraniyle ve sû-i ahlâkın çirkin neticeleri görünmesiyle bu iki mâni de zevâl buluyor ve bulmaya başlamış. İnşâallah tam zevâl bulacak.

Sekizinci mâni: Fünûn-u cedîdenin ba’zı müsbet mesâili, hakâik-i İslâmiyenin zâhirî ma’nalarına muhalif ve muarız tevehhüm edilmesiyle, zaman-ı mâzideki istilâsına bir derece sed çekmiş. Meselâ: Küre-i Arzda emr-i İlâhî ile nezarete me’mur “Sevr” ve “Hut” namlarında iki ruhanî melâikeyi, dehşetli cismanî bir öküz, bir balık tevehhüm edip, ehl-i fen ve felsefe hakîkatı bilmediklerinden İslâmiyete muarız çıkmışlar. Bu misâl gibi yüz misâl var ki, hakîkatı bilindikten sonra en muannid feylesof da teslim olmağa mecbûr oluyor. (Hatta Risâle-i Nur, “Mu’cizat-ı Kur’âniye” de, fennin iliştiği bütün Âyetlerin herbirisinin altında Kur’ânın bir lem’a-i i’cazını gösterip, ehl-i fennin medâr-ı tenkid zannettikleri Kur’ân-ı Kerîmin cümle ve kelimelerinde fennin eli yetişmediği yüksek hakîkatları izhâr edip, en muannid feylesofu da teslime mecbûr ediyor. Meydandadır, istiyen bakabilir. Ve baksın. Bu mâni, kırk beş sene evvel söylenen o sözden sonra nasıl kırıldığını görsün.)

Səs yoxdur