Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 93
(30-149)

Birincisi: Bütün kemâlâtın üstadı ve üç yüz yetmiş milyon nefisleri bir tek nefis hükmüne getirebilen ve hakîki bir medeniyetle ve müsbet ve doğru fenlerle teçhiz edilmiş olan ve hiçbir kuvvet onu kıramayacak bir mâhiyette bulunan hakîkat-ı İslâmiyettir.

İkinci Kuvvet: Medeniyetin ve san’atın hakîki üstadı, ve vesilelerin ve mebâdilerin tekemmüliyle cihazlanmış olan şedid bir ihtiyac ve belimizi kıran tam bir fakr, öyle bir kuvvettir ki, susmaz ve kırılmaz.

Üçüncü Kuvvet: Yüksek şeylere müsabaka sûretinde beşere yüksek maksadları ders veren, o yolda çalıştıran ve istibdâdâtı parça parça eden ve ulvî hisleri heyecana getiren ve gıpta ve hased ve kıskançlık ve rekabetle ve tam uyanmakla ve müsabaka şevkiyle ve teceddüd meyliyle ve temeddün meyelâniyle teçhiz edilen üçüncü kuvvet, yalnız hürriyet-i şer’iyyedir. Yâni, insaniyete lâyık en yüksek kemâlâta olan meyil ve arzu ile cihazlanmış olmak.

Dördüncü Kuvvet: Şefkatle cihazlanmış şehâmet-i îmaniyedir. Yâni: Tezellül etmemek; haksızlara, zâlimlere zillet göstermemek, mazlumları da zelil etmemek. Yâni hürriyet-i şer’iyyenin esasları olan, müstebidlere dalkavukluk etmemek ve biçârelere tahakküm ve tekebbür etmemektir.

Beşinci Kuvvet: İzzet-i İslâmiyedir ki, İ’lâ-yı Kelimetullahı ilân ediyor. Ve bu zamanda i’lâ-yı Kelimetullah, maddeten terakkiye mütevakkıf ve medeniyet-i hakîkiyeye girmekle i’lâ-yı Kelimetullah edilebilir. İzzet-i İslâmiyenin îman ile kat’i verdiği emri, elbette Âlem-i İslâmın şahs-ı ma’nevîsi, o kat’i emri istikbâlde tam yerine getireceğine şüphe edilmez.

Evet, nasılki eski zamanda İslâmiyetin terakkisi, düşmanın taassubunu parçalamak ve inadını kırmak ve tecavüzatını defetmek; silâh ile, kılınç ile olmuş. İstikbalde silâh, kılınç yerine; hakîki medeniyet ve maddî terakki ve hak ve hakkaniyetin ma’nevî kılınçları, düşmanları mağlûp edip dağıtacak.

Biliniz ki: Bizim muradımız, medeniyetin mehasini ve beşere menfaati bulunan iyilikleridir. Yoksa medeniyetin günahları, seyyiatları değil ki; ahmaklar o seyyiatları, o sefahetleri mehasin zannedip; taklid edip, malımızı harap ettiler.

Səs yoxdur