Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım - İlk Hayatı | 96
(30-149)

Evet sıdk ve doğruluk, İslâmiyetin hayat-ı içtimâîyesinde ukde-i hayatiyesidir. Riyakârlık, fiilî bir nevi yalancılıktır. Dalkavukluk, tasannu alçakça bir yalancılıktır. Nifak ve münafıklık, muzır bir yalancılıktır. Yalancılık ise, Sâni-i Zülcelâlin kudretine iftira etmektir. Küfür; bütün envâiyle kizbdir, yalancılıktır. Îman sıdkdır, doğruluktur. Bu sırra binâen, kizb ve sıdkın ortasında hadsiz bir mesafe var; Şark ve Garp kadar birbirinden uzak olmak lâzım geliyor. Nar ve nur gibi birbirine girmemek lâzım. Halbuki gaddar siyaset ve zâlim propaganda, birbirine karıştırmış, beşerin kemâlâtını da karıştırmış (Hâşiye).

Ey bu Câmi-i Emevîdeki kardeşlerim ve kırk-elli sene sonra Âlem-i İslâm mescid-i kebîrindeki dört yüz milyon ehl-i îman olan ihvanımız! Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. Urvetülvüska, sıdkdır. Yâni en muhkem ve onunla bağlanacak zincir doğruluktur. Amma; maslahat için kizb ise, zaman onu neshetmiştir.


Hâşiye: Ey kardeşlerim! Kırk beş sene evvel Saidin bu dersinden anlaşılıyor ki: O Said siyasetle, içtimâîyat-ı İslâmiye ile ziyâde alâkadardır. Fakat sakın zan-netmeyiniz ki, O, dîni siyasete âlet veya vesile yapmak mesleğinde gitmiş. Hâşa! Belki o, bütün kuvvetiyle siyaseti dîne âlet ediyormuş. Ve derdi ki: “Dînin bir hakîkatını, bin siyasete tercih ederim.” Evet o zamanda kırk elli sene evvel his-setmiş ki: Ba’zı münafık zındıkların, siyaseti dînsizliğe âlet etmeye teşebbüs ni-yetlerine ve fikirlerine mukabil; o da bütün kuvvetiyle siyaseti İslâmiyetin hakâikine bir hizmetkâr, bir âlet yapmaya çalışmış. Fakat o zamandan yirmi sene sonra gördü ki: O gizli münafık zındıkların garblılaşmak bahânesiyle siyaseti dînsizliğe âlet yapmalarına mukabil; bir kısım dindar ehl-i siyaset, dîni, siyaset-i İslâmiyeye âlet etmeye çalışmışlardı. İslâmiyet Güneşi, yerdeki ışıklara âlet ve tâbi olamaz; ve âlet yapmak, İslâmiyetin kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir. Hatta Eski Said o çeşit siyaset tarafgirliğinden gördü ki: Bir sâlih âlim, kendi fikr-i siyasîsine muvafık bir münafığı hararetle sena etti. Siyasetine muhalif bir sâlih hocayı tenkid ve tefsik eti. Eski Said ona dedi: “Bir şeytan senin fikrine yardım etse, rahmet okutacaksın. Senin fikr-i siyasiyene muhalif bir melek olsa, lânet edeceksin.” Bunun için, Eski Said


dedi, otuz beş seneden beri (şimdi kırk beş sene oldu) siyaseti terketti. (Hâşiye -1)

Hâşiye-1: Üstadımızın yüz otuz parça kitabı ve mektupları, üç mahkeme ve hükümet me’murları tarafından tam tetkik edildiği ve aleyhinde çalışan zâlim, mürted ve münafıklara karşı mecbûr da olduğu halde, hatta idamı için gizli emir verildiği halde, dîni siyasete âlet ettiğine dâir en ufak bir emâre bulamamaları, dîni siyasete âlet etmediğini kat’i isbat ediyor ve hayatını yakından tanıyan biz Nur Şâkirdleri ise, bu fevkalâde hale karşı hayranlık duymakta ve Risâle-i Nur’un dâiresindeki hakîki ihlâsa bir delil saymaktayız.

Nur Şâkirdleri

Səs yoxdur