Fakat nev-i beşerin fıtratı ve sırr-ı hikmeti, müsâvât-ı mutlaka kanununa zıddır. Çünkü Fâtır-ı Hakîm, kemâl-i kudret ve hikmetini göstermek için, az bir şeyden çok mahsûlât aldırır ve bir sahifede çok kitabları yazdırır ve birşey ile çok vazîfeleri yaptırdığı gibi, beşer nev’i ile de binler nev’in vazîfelerini gördürür.
İşte o sırr-ı azîmdendir ki: Cenâb-ı Hak, insan nev’ini binler nevileri sünbül verecek ve hayvanatın sâir binler nevileri kadar tabakat gösterecek bir fıtratta yaratmıştır. Sâir hayvanat gibi; kuvâlarına, latifelerine, duygularına had konulmamış; serbest bırakıp hadsiz makamatta gezecek istidât verdiğinden, bir nevi iken binler nevi hükmüne geçtiği içindir ki, Arzın halifesi ve kâinatın neticesi ve zîhayatın sultanı hükmüne geçmiştir.
İşte nev-i insanın tenevvüünün en mühim mâyesi ve zenbereği; müsabaka ile, hakîki îmanlı fazilettir. Fazileti kaldırmak; mahiyet-i beşeriyenin tebdîliyle, aklın söndürülmesiyle, kalbin öldürülmesiyle, ruhun mahvedilmesiyle olabilir. Evet şu hürriyet perdesi altında müdhiş bir istibdâdı taşıyan şu asrın gaddar yüzüne çarpılmaya lâyık iken; ve halbuki o tokada müstahak olmayan gâyet mühim bir zâtın yanlış olarak yüzüne savrulan kâmilâne şu sözün:
Ne mümkün zulmile, bîdâd ile, imha-yı hürriyet;
Çalış idraki kaldır muktedirsen âdemiyetten.
Sözünün yerine, bu asrın yüzüne çarpmak için ben de derim:
Ne mümkün zulmile, bîdâd ile, imha-yı hakîkat
Çalış, kalbi kaldır muktedirsen âdemiyetten.
Veyahud:
Ne mümkün zulmile, bîdâd ile, imha-yı fazilet;
Çalış vicdanı kaldır muktedirsen âdemiyetten.
Evet, îmanlı fazilet; medâr-ı tahakküm olmadığı gibi, sebeb-i istibdat da olamaz. Tahakküm ve tagallüb etmek, faziletsizliktir. Ve bilhassa ehl-i faziletin en mühim meşrebi, acz ve fakr ve tevazu ile hayat-ı içtimâîye-i beşeriyeye karışmak tarzındadır. “Lillah-il-Hamd” bu meşreb üstünde hayatımız gitmiş ve gidiyor. Ben kendimde fazilet var diye fahr sûretinde dâva etmiyorum; fakat ni’met-i İlâhîyyeyi tahdis sûretinde şükretmek niyetiyle diyorum ki, Cenâb-ı Hak fazl ve eremiyle, ulûm-u îmaniye ve Kur’âniyeye çalışmak ve fehmetmek faziletini ihsan etmiştir.