Tarihçe-i Hayat | İkinci Kısım - Barla Hayatı | 208
(150-214)

Bu muannid ehl-i dalâletin inadını kırmak ve insâfa getirmek için Kur’ân-ı Hakîm’in esrârından ba’zan istimdâd ederim. Kerâmat-ı Kur’âniye olarak, tevâfukatta bir ikrâm-ı İlâhî hissettim, iki elimle sarıldım. Evet Kur’ân’dan tereşşuh eden “İşârâtül-İ’câz” ve “Risâle-i Haşir”de kat’i bir işâret hissettim. Emsalleri bulunsun bulunmasın, bence bir kerâmet-i Kur’âniye’dir.


* * *


Aziz, Sıdık, Çalışkan, Kardeşim,

Senin gördüğün vazîfe-i Kur’âniyenin hepsi mübârektir. Cenâb-ı Hak sizi muvaffak etsin, fütur vermesin, şevkinizi arttırsın. Uhuvvet için bir düstûr beyân edeceğim. O düstûru cidden nazara almalısınız. Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir. İmtizackârâne ittihad gittiği vakit, ma’nevî hayat da gider.


işâret ettiği gibi, tesanüd bozulsa cemâatın tadı kaçar.

Bilirsiniz ki; üç elif ayrı ayrı yazılsa, kıymeti üçtür; tesanüd-ü adedî ile yazılsa, yüz on bir kıymetinde olduğu gibi, sizin gibi üç-dört hâdim-i Hak, ayrı ayrı ve taksîmül-a’mâl cihetiyle hareket etseler; kuvvetleri üç-dört adam kadardır. Eğer hakîki bir uhuvvetle, birbirinin faziletleriyle iftihar edecek bir tesanüdle, birbirinin aynı olmak derecede bir tefâni sırrıyla hareket etseler; o dört adam, dört yüz adam kuvvetinin kıymetindedirler. Sizler, koca Isparta’yı değil, belki büyük bir memleketi tenvir edecek elektriklerin makinistleri hükmündesiniz... Makinenin çarkları birbirine muavenete mecbûrdur. Birbirini kıskanmak değil, belki bilâkis birbirinin fazla kuvvetinden memnun olurlar. Şuurlu farz ettiğimiz bir çark, daha kuvvetli bir çarkı görse memnun olur; çünkü vazîfesini tahfif ediyor. Hak ve hakîkatın, Kur’ân ve îmanın hizmeti olan büyük bir hazine-i âliyeyi omuzlarında taşıyan zatlar; kuvvetli omuzlar altına girdikçe iftihar eder, minnettar olur, şükreder. Sakın birbirinize tenkid kapısını açmayınız. Tenkid edilecek, kardeşlerinizden hariç dâirelerde çok var.

Səs yoxdur