Tarihçe-i Hayat | İkinci Kısım - Barla Hayatı | 211
(150-214)
RİSÂLE-İ NUR TESVİDİNDE ÇOK HİZMETİ SEBKAT EDEN TEMİZ KALBLİ, İHLÂSLI BİR HÂFIZ, MÜDAKKİK BİR HOCA OLAN HÂFIZ HÂLİD’İN BİR FIKRASIDIR

Risâle-i Nur’un müellifi Bediüzzaman, nâdire-i cihan, hâdim-i Kur’ân Said Nursî hakkında hissiyatımdan binden birini beyân ediyorum:

Üstadım, kendisi Nur ism-i celîline mazhardır. Bu ism-i şerîf, kendileri hakkında bir ism-i â’zamdır. Kendi karyesinin adı Nurs, vâlidesinin ismi Nuriye, Kâdirî üstadının ismi Nureddin, Nakşî üstadının ismi, Seyyid Nur Muhammed, Kur’ân üstadlarından Hâfız Nuri, hizmet-i Kur’âniyede husûsi imamı Zinnûreyn, fikrini ve kalbini tenvir eden Âyet-i Nur olması ve müşkül mesâilini izaha vâsıta olan nur temsilâtı gâyet kıymettardır. Resâilin mecmuuna “Risâle-i Nur” tesmiyesi, Nur ismi onun hakkında ism-i â’zam olduğunu te’yid etmektedir. “Risâle-i Nur” adlı hârika te’lifatının bir kısmı Arabî olmakla beraber, Risâle-i Nur eczaları şimdiye kadar yüz on dokuza bâliğ olmuştur (*). Her bir risâle kendi mevzuunda hârikadır. Gâyet yüksek olmakla beraber “Onuncu Söz” ismiyle iştihar eden, haşre âid olan risâlesi pek hârikadır, câmi’dir. Ulemaca sırf naklî olan haşri ve neşri, gâyet kuvvetli ve kat’i delâil-i akliye ile isbat etmiştir. Onunla çokları îmanını kurtarmış.


Âyetinin sırriyle diyebilirim ki: Risâle-i Nur; bir kamer-i mârifettir ki, şems-i hakîkat olan Kur’ân-ı Mu’cizül-Beyândan nurunu istifâza eylemiş ki,



olan meşhur kaziye-i felekiyyeye masadak olmuştur.

Hem diyebilirim ki: Üstadım; Kur’ân hakkında bir kamer hükmünde olup, semâ-i risâletin şemsi olan Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’dan nûru istifade edip “Risâle-i Nur” şeklinde tezâhür etmiş.


(*): Şimdi yüz otuz’a baliğ olmuştur.

Səs yoxdur