Tarihçe-i Hayat | İkinci Kısım - Barla Hayatı | 209
(150-214)

Ben nasıl meziyetinizle iftihar ediyorum; o meziyetlerden ben mahrum kaldıkça, sizde bulunduğundan memnun oluyorum; kendimindir telâkkî ediyorum. Siz de üstadınızın nazariyle birbirinize bakmalısınız.. âdeta her biriniz, ötekinin faziletlerine nâşir olunuz.


Said Nursî


* * *

Sevgili ve Muhterem Üstadım,

“Söz”lerinizin, yani risâlelerinizin herbiri, birer deva-yı azîmdir. “Söz”lerinizden, pek çok feyiz alıyorum. O kadar ki, okudukça tekrar etmeyi istiyorum. Ve tekrarında duyduğum İlâhî bir zevki târif edemiyeceğim. Bugün “Söz”lerinizden değil hepsini, bir tanesini alan insafla okursa hakkı teslime; ve münkir ise, gittiği yolu terke; fâsık ise, tevbeye mecbûr olacağına kat’iyyen ümitvârım...

Husrev


* * *

Nur Risâlelerine çok müştak ve onların mütalâasından intibaha gelen bir doktora yazılan mektubdur:

Merhaba, ey kendi hastalığını teşhis edebilen bahtiyar doktor, samimî ve aziz dostum!

Senin hararetli mektubunun gösterdiği intibah-ı ruhî, şâyân-ı tebriktir.

Biliniz ki, mevcûdât içinde en kıymettar, hayattır; ve vazîfeler içinde en kıymettar, hayata hizmettir; ve hidemat-ı hayatiye içinde en kıymettar, hayat-ı fâniyenin hayat-ı bâkıyeye inkılâb etmesi için sa’yetmektir. Şu hayatın bütün kıymeti ve ehemmiyeti ise, hayat-ı bâkıyeye çekirdek ve mebde’ ve menşe’ cihetindendir. Yoksa, hayat-ı ebediyeyi zehirleyecek ve bozacak bir tarzda şu hayat-ı fâniyeye hasr-ı nazar etmek; ânî bir şimşeği, sermedî bir güneşe tercih etmek gibi bir divâneliktir. Hakîkat nazarında herkesten ziyâde hasta olan, maddî ve gâfil doktorlardır. Eğer eczahâne-i kudsiye-i Kur’âniyeden tiryâk-misâl îmanî ilâçları alabilseler, hem kendi hastalıklarını, hem beşeriyetin yaralarını tedavi ederler. İnşâallah, senin şu intibahın senin yarana bir merhem olacağı gibi, seni dahi doktorların marazına bir ilâç yapar.

Səs yoxdur