Tarihçe-i Hayat | Üçüncü Kısım - Eskişehir Hayatı | 228
(215-280)

bir yalancı cem’iyyet maskesi altında ba’zı safdil ma’sûmları, biçâreleri tehyiç ederek küçük bir hâdise çıkarır; sonra şeytan gibi habbeyi kubbe gösterip, hükümeti şaşırtır, çok ma’sûmları ezdirir, memlekete büyük zarar verir, kabahati başkalara yükler. İşte bu mes’elemiz aynen böyledir.

Üçüncü Madde: Hükümetin dâireleri içinde en ziyâde hürriyetini muhafaza etmeye ve te’sirat-ı hariciyeden en ziyâde bîtarafane, hissiyatsız bakmakla mükellef olan elbette mahkemedir. Ben, mahkemenin hürriyet-i tâmmesine istinaden, hürriyetle, hukuk-u hürriyetimi bu sûretle müdafaa etmeye hakkım vardır. Evet her yerde, adliyede mal ve can mes’eleleri var. Eğer, hâkim şahsî hiddet edip bir katili katletse, o hâkim katil olur. Demek, adliye me’murları, hissiyattan ve te’sirat-ı hariciyeden bütün bütün âzade ve serbest olmazsa, sûreten adalet içinde müthiş günahlara girmek ihtimali var. Hem; cânilerin, kimsesizlerin ve muhaliflerin dahi bir hakkı var. Ve hakkını aramak için, gâyet bîtarafane bir merci isterler. Adalet noktasından tarafgirlik fikrini verip, adaletin mahiyetini zulme çeviren, hakkımda sarfedilen bir tâbirdir ki, Isparta’da ve burada ba’zı isticvablarda ismim Said Nursî iken, her tekrarında “Said Kürdî” ve “bu Kürd” diye beni öyle yâd ediyorlar. Bununla, hem âhiret kardeşlerimin hamiyet-i milliyelerine ilişip aleyhime bir his uyandırmak, hem mahkeme ve adaletinin mahiyetine bütün bütün zıd ve muhalif bir cereyan vermektir. Evet, hâkim ve mahkeme tarafgirlik şâibesinden müberra ve gâyet bîtarafane bakması birinci şart-ı adalet olduğuna dâir binler vukuat-ı tarihiyeden, Hazret-i Ali Radiyallahu Anh’ın hilâfeti zamanında bir Yahudi ile mahkemede beraber oturmaları ve çok pâdişâhların, âdi adamlar ile mahkeme-i adalette görülmesi gibi çok hâdisat-ı tarihiye varken, benim hakkımda bir yabanilik hissini veren ve nazar-ı adaleti şaşırtmak isteyen adamlara derim:

Ey efendiler! Ben, herşeyden evvel Müslümanım ve Kürdistan’da dünyaya geldim. Fakat, Türklere hizmet ettim ve yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş ve en çok hayatım Türkler içinde geçmiş ve en sâdık ve en hâlis kardeşlerim Türklerden çıkmış ve İslâmiyet ordularının en kahramanı Türkler olduğundan, meslek-i Kur’âniyem cihetiyle, her milletten ziyâde Türkleri sevmek ve taraftar olmak kudsî hizmetimin muktezası olduğundan; bana Kürd diyen ve kendini milliyetperver gösteren adamların bini kadar Türk Milletine hizmet ettiğimi, hakîki ve civanmerd bin Türk gençlerini işhad edebilirim.

Səs yoxdur