Tarihçe-i Hayat | Üçüncü Kısım - Eskişehir Hayatı | 232
(215-280)

Hem sonra da, sû-i tefehhüme medâr olmamak için, o üç-dört risâlelere “Mahremdir” deyip neşrini men’etmişiz. Sâir risâlelerin ekser-i mutlakası, dört-beş sene evvel ve bir kısmı sekiz sene evvel, bir kısmı on üç sene evvel te’lif edilmişlerdir. Yalnız İktisad ve İhtiyarlar ve Hastalar risâleleri geçen sene te’lif edilmişler. Ve bununla beraber, risâleler, hükümetin kanunlarına mugayir olmadığı ve âsâyişi ihlâl ve halkı idlâl mahiyetinde bulunmadığını ve bil’akis hükümetçe takdirler ile karşılanması lâzımgeleceğini, zerre mikdar aklı bulunan, risâleleri bîtarafane tetkik eden, tasdik eder. Ve eğer farz-ı muhal olarak, hükümetin nokta-i nazarına çok noktaları muhalif olsa bile 28 Temmuz 933 tarihinde, evvelki cürümlerin bu kısımlarını affetmekte olan ve âhiren neşredilen Af Kanunu mûcibince o risâleleri takibe mahal kalmadığını iddia edip, bize edilen haksızlığın bir an evvel defedilmesi ve risâlelerin iade olunmasını talep ederim.

Eğer insaniyetin mahiyetini, hayvaniyetin en bedbaht ve en aşağı derecesinde telâkki ve dünyayı dâimî ve lâyezel tevehhüm ve insanı bâkî ve lâyemût tahayyül eden bir sarhoş vicdansız tarafından denilse: “Senin bütün risâlelerin, îmanî pek kuvvetli ders veriyor. Dünyadan soğutuyor. Nazarı, âhirete çeviriyor. Biz ise, bütün kuvvet ve dikkat ve zihnimizle dünya hayatına müteveccih olmamız ile bu zamanda yaşayabiliriz. Çünkü şimdi yaşamak ve düşmanlardan sakınmak çok müşkülleşmiştir.”

Elcevap: Îman-ı tahkikînin dersleri, gerçi nazarı âhirete baktırıyor; fakat dünyayı, o âhiretin mezraa ve çarşısı ve bir fabrikası göstermekle, daha ziyâde dünya hayatına çalıştırır. Hem, îmansızlıktaki müthiş bir sûrette kırılan kuvve-i ma’nevîyeyi, gâyet kuvvetli bir tarzda kazandırır. Ve me’yusiyet içinde atalet ve lâkaydlığa düşenleri şevk ve gayrete, sa’ye sevkeder, çalıştırır. Acaba, bu dünyada yaşamak isteyenler; böyle, hayat-ı dünyeviyenin lezzetini, hem çalışmaya şevki, hem hadsiz musîbetlerine karşı dayanmaya medâr kuvve-i ma’nevîyesini te’min eden ve itiraz kabul etmiyen deliller ile isbat edilen îman-ı tahkikînin derslerine yasak denecek bir kanunun Vücûdunu kabul ederler mi ve öyle bir kanun olabilir mi?

Eğer; idare-i millet ve asayiş-i memleketin hakîki esaslarını bilmeyen bir cahil hamiyet-füruş dese: “Senin risâlelerin, asayişi bozanlara ve idareyi karıştıranlara bir medâr olabilir cihetiyle ve sen dahi ihtiyatsızlık edip idare-i hâzıraya itiraz etsen, risâlelerin kuvvetiyle bir gaile açmak ihtimaliyle sana ilişiyoruz.”

Səs yoxdur