Tarihçe-i Hayat | Üçüncü Kısım - Eskişehir Hayatı | 262
(215-280)

Evet, koca bir inkılâbı yapan bir hükümetin rejimine muhalif bir fikr-i siyaseti takib eden bir adam, bir-iki ma’lûm maddeler değil, yüz binler madde-i tenkid bulabilirdi. Güya Hükümet-i Cumhuriyenin -yalnız- inkılâbı, bir-iki küçük mes’eledir. Ben de, onu hiçbir tenkid maksadım olmadığı halde, eski yazdığım bir-iki kitabımda zikrettiğim bir-iki kelime varmış diye, hükümetin rejimine ve inkılâbına hücum ediyor denilmiş. İşte, ben de soruyorum: Böyle en edna bir cezaya medâr olamayan ilmî bir maddeye, koca bir memleketi meşgul edip endişe verecek bir şekil verilir mi?...

İşte, beni ve beş-on dostlarımı bu âdi, ehemmiyetsiz cezaya çarpmak; umum memlekette aleyhimize bir şiddetli propaganda ve milleti korkutup bizden nefret ettirmek ve Dahiliye Nâzırı mühim bir kuvvetle -Isparta’da bir tek neferin göreceği işi görmek için- Isparta’ya celbedilmesi ve Hey’et-i Vekile Reisi İsmet Vilâyât-ı Şarkiyeye o münâsebetle gitmesi ve iki ay benim hapisde bütün bütün konuşmaktan menedilmem ve bu gurbette, kimsesizlikte, hiç kimse hâlimi sormak ve selâm göndermeye meydan verilmemek gösteriyor ki; dağ gibi bir ağaçda, nohut gibi bir tek meyve bulundurup; ma’nasız, hikmetsiz, kanunsuz bir vaziyettir ki, değil Hükümet-i Cumhuriye gibi en ziyâde kanunperest ve kanunî bir hükümet, belki hikmetle iş görmek ma’nasiyle hükümet nâmı verilen dünyada hiçbir hükümetin işi olamaz. Ben hukukumu, kanun dâiresinde istiyorum. Kanun nâmına kanunsuzluk edenleri, cinâyetle ittiham ediyorum. Böyle cânilerin keyiflerini, elbette Hükümet-i Cumhuriyenin kanunları reddeder ve hukukumu iade eder ümidindeyim.

Eskişehir hapsinde
tecrid-i mutlakda
Said Nursî


* * *



Bediüzzaman Said Nursî hazretleri Dâr-ül-Hikmet-ül-İslamiye a’zası iken Hicrî 22- Zilkade- 1326-Miladi 1907 tarihinde Osmanlı Hilafet Makamınca en yüksek ilmî derece olan (MAHREC) payesinin kendisine tevcih edildiğine dâir Şeyül İslam tarafından tebliğ edilen vesika.
Səs yoxdur