Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 284
(281-398)

Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Risâle-i Nurun hizmetindeki ekser şâkirdleri, birer nevi kerâmet ve ikrâm-ı İlâhî hissettikleri gibi, bu âciz kardeşiniz, çok muhtaç olduğu için çok nevilerini ve çeşidlerini hissediyor. Ve bu sıralarda, bu havalideki şâkirdler, yeminle itiraf ediyorlar ki: “Biz Nur’un hizmetinde çalıştıkça, hem maişetçe, hem istirahat-ı kalbçe bir genişlik, bir ferah, zâhir bir sûrette hissediyoruz.” Ben kendimce o kadar hissediyorum ki; nefis ve şeytanım, o bedâhete karşı hayret ederek sustular.

SAİD NURSÎ


* * *


Âhiret Kardeşlerime Mühim Bir İhtar:

İki Maddedir.

Birincisi: Risâle-i Nur’a intisâb eden kimsenin en ehemmiyetli vazîfesi, onu yazmak veya yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan ve yazdıran ve okuyan, “Risâle-i Nur Talebesi” ünvanını alır; ve o ünvan altında, her yirmi dört saatte benim lîsanımla belki yüz def’a, ba’zan daha ziyâde hayırlı duâlarımda ve ma’nevî kazançlarımda hissedar olmakla beraber, benim gibi duâ eden kıymetdar binler kardeşlerin ve Risâle-i Nur Talebelerinin duâlarına ve kazançlarına dahi hissedar olur. Hem dört vecihle dört nevi ibâdet-i makbule hükmünde bulunan kitabetinde hem îmanını kuvvetlendirmek, hem başkalarının îmanlarını tehlikeden kurtarmaya çalışmak, hem Hadîsin hükmüyle “Bir saat tefekkür, bazen bir sene kadar bir ibâdet hükmüne geçen” tefekkür-ü îmanîyi elde etmek ve ettirmek; hem hüsn-ü hattı olmayan ve vaziyeti çok ağır bulunan üstadına yardım etmekle hasenâtına iştirak etmek gibi çok faideleri elde edebilir.

Səs yoxdur