Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 314
(281-398)

Hem o zât, mâdem evvelce Risâle-i Nura girmiş ve yaziyle de iştirak etmiş; o dâire içindedir. Onun fikren bir yanlışı varsa da afvediniz. Değil onlar gibi ehl-i diyânet ve tarikata mensub Müslümanlar, şimdi bu acib zamanda îmanı bulunan ve fırka-i dâlleden bile olsa, onlarla uğraşmamak ve Allah’ı tanıyan ve Âhireti tasdik eden Hıristiyan bile olsa, onlarla medâr-ı niza noktaları medâr-ı münâkaşa etmemeyi; hem bu acib zaman, hem mesleğimiz, hem kudsî hizmetimiz iktiza ediyor.


SAİD NURSÎ


* * *

Risâle-i Nurun mesleği ise; vazîfesini yapar, Cenâb-ı Hakk’ın vazîfesine karışmaz. Vazîfesi tebliğdir. Kabul ettirmek, Cenâb-ı Hakk’ın vazîfesidir. Hem, kemmiyete ehemmiyet verilmez. Sen o havâlide bir tek Âtıfı bulsan, yüzü bulmuş gibidir, merak etme. Hem mümkün olduğu kadar, hâriçden gelen böyle ilişmelere ehemmiyet verme. Fakat ihtiyat ile, bu atalet mevsimi ve gaflet zamanı ve derd-i maişet ibtilâsı zamanında cüz’î bir iştigal de ehemmiyetlidir. Tevakkuf değil; muvaffakıyetsizlik, mağlûbiyet yok; Risâle-i Nurun her tarafta gâlibane fütûhatı var.

SAİD NURSÎ


* * *


Azîz Sıddık Kardeşlerim,

Risâle-i Nur dünya işlerine âlet olamaz. Dünya işlerinde siper edilmez. Çünkü, ehemmiyetli bir ibâdet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyevî maksadlar kasden ondan istenilmez. İstenilse, ihlâs kırılır. O ehemmiyetli ibâdet şekli değişir. Ba’zı çocuklar gibi, döğüştükleri vakit Kur’ân’ı siper eder. Başına gelen darbe, Kur’ân’a geldiği gibi, Risâle-i Nur, böyle muannid hasımlara karşı siper isti’mâl edilmemeli. Evet, Risâle-i Nura ilişenler, tokat yerler. Yüzer vukuât şâhiddir. Fakat Risâle-i Nur, tokatlarda isti’mal edilmez ve niyet ve kasd ile tokatlar gelmez.

Səs yoxdur