Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 331
(281-398)

Nüsha-i nâdire-i zaman olan Üstadımız, gâyet şecî ve metin ve ulülazmâne bir cesaret-i fevkalâdeye mâlik bir lîsanül-hakdır ki, hak yolunda söz söylemekten çekinmez ve levm-i lâimden korkmazlar. Bir gün, “Bismillâh” yazılı kabir taşlarını lâğımlar üzerine konurken görürler. Orada, dünyaca mühim zatlar hazır oldukları halde, kimsenin söyleyemediği gâyet acı sözlerle o haksız işe ve daha başka haksız işlere de sedd-i sedid olmuşlardır.

Hem memleketimizde herkim üstadımızı rencide etmeye cesaret etmişse, Risâle-i Nur’a zarar getirmişse, mutlaka sû-i âkibete uğramışlardır. Ba’zıları dehalet edip akılları başlarına gelmiş ise de, ba’zıları da cezalarını çekmişlerdir. Bu vak’aların ba’zıları Lâhikada yazılmıştır.

Elhâsıl mübârek Üstadımızın evsâf-ı kemâlini ve mehâsin-i ahvâlini bizim gibi âcizlerin bihakkın tasvir ve târif edebilmesine imkân yoktur. Hâlık-ı Zülcelâl Velcemâl Hazretleri, Üstadımızı, bir vücûd-u müstesna olarak yaratmış ve tevfik-i İlâhîyyesine mazhar kılmıştır. Ne saadet ona ki; onun bizzat iştigal ettiği ve ehemmiyetle teşvik ve tavsiye ettiği Risâle-i Nur ile hizmet-i Kur’âniye ve îmaniyede buluna ve Risâle-i Nur’dan dersini almış ola...

Üstadımız, memlekette bulundukça, fâsılasız neşr-i hakâik eylemiş ve bizim saadetimiz için feyiz bahşeden mübârek nefesini sarfetmiştir. Cenâb-ı Erhamürrâhiminden bütün ruh u canımızla niyaz ederiz ki “Mahşer gününde dahi bizleri:


Hadîs-i Şerifine mazhar olan Üstadımız define-i ulûm ve fünûn, bedî-ül-beyân allâme-i Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ile birlikte haşretsin. Tâ ki, o korkulu günde nurlu, müşfik, mübârek eliyle elimizi tutsun, huzur-u Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a bizi götürsün, İnşâallah!...”


Risâle-i Nur Şâkirdlerinden
FEYZİ, EMİN


* * *
Səs yoxdur