Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 345
(281-398)

Onlar; bunlarla, Hallâk ve Rezzaklarına şükür ve vahdaniyetine şehâdet getirdiklerine kat’i delâlet eden üç muazzam ve muhit hakîkatları müşahede etti.

Birincisi: Hiçbir cihetle serseri tesadüfe ve kör kuvvete ve şuursuz tabiata havalesi mümkün olmıyan hiçten hakîmane îcad ve san’atperverâne ibda’ ve ihtiyarkârane ve alîmane halk ve inşa ve yirmi cihetle ilim ve hikmet ve iradenin cilvesini gösteren ruhlandırmak ve ihya etmek hakîkatıdır ki; zîruhlar adedince şahidleri bulunan bir bürhan-ı bâhir olarak, Zât-ı Hayy-ı Kayyum’un Vücûb-u Vücûduna ve sıfât-ı seb’asına ve vahdetine şehâdet eder.

İkincisi: O hadsiz masnu’larda birbirinden sîmaca fârikalı ve şekilce zînetli ve miktarca mîzanlı ve sûretce intizamlı bir tarzdaki temyizden, tezyinden, tasvirden öyle azametli ve kuvvetli bir hakîkat görünür ki, Kadir-i Külli Şey ve Âlim-i Külli Şey’den başka hiçbir şey, bu her cihetle binlerle hârikaları ve hikmetleri gösteren ihâtalı fiile sâhib olamaz ve hiçbir imkân ve ihtimali yok.

Üçüncüsü: Birbirinin misli ve aynı veya az farklı ve birbirine benziyen mahsur ve mahdud yumurtalardan ve yumurtacıklardan ve nutfe denilen su katrelerinden o hadsiz hayvanların yüz binler çeşit tarzlarda ve birer mu’cize-i hikmet mâhiyetinde bulunan sûretlerini, gâyet muntazam ve müvâzeneli ve hatasız bir hey’ette açmak ve fethetmek öyle parlak bir hakîkattır ki; hayvanlar adedince senetler, deliller o hakîkatı tenvir eder.

İşte bu üç hakîkatın ittifakıyle, hayvanların bütün envaı, beraber öyle bir


deyip şehâdet getiriyorlar ki; güya zemin, büyük bir insan gibi büyüklüğü nisbetinde



diyerek semavât ehline işittiriyor mâhiyetinde gördü ve tam ders aldı. Birinci Makamın Yedinci Mertebesinde bu mezkûr hakîkatları ifade ma’nasiyle:

Səs yoxdur