Tarihçe-i Hayat | Dördüncü Kısım - Kastamonu Hayatı | 354
(281-398)

İkincisi: Sultanlık unvaniyle ve pâdişâhlık umûmî ismiyle değil, belki kendi şahsiyle, husûsi bir münâsebeti ve cüz’î bir muamelesi bulunan has bir hizmetçisi ile veya bir âmî raiyetiyle ve husûsi telefoniyle husûsi konuşmasıdır. Öyle de; Pâdişâh-ı Ezelînin, umum âlemlerin Rabbi ismiyle ve kâinat Hâlıkı unvaniyle, vahiy ile ve vahyin hizmetini gören şümullü ilhamlariyle mükâlemesi olduğu gibi; herbir ferdin, herbir zîhayatın Rabbi ve Hâlıkı olmak haysiyetiyle, husûsi bir sûrette, fakat perdeler arkasında onların kabiliyetine göre bir tarz-ı mükâlemesi var.

İkinci fark: Vahiy gölgesizdir, sâfidir, havassa hastır. İlham ise; gölgelidir, renkler karışır, umûmîdir; melâike ilhamları ve insan ilhamları ve hayvanat ilhamları gibi çeşit çeşit, hem pek çok envalarıyle, denizlerin katreleri kadar kelimât-ı Rabbânîyyenin teksirine medâr bir zemin teşkil ediyor.


Âyetinin bir vechini tefsir ediyor anladı.

Sonra; ilhamın mâhiyetine ve hikmetine ve şehâdetine baktı, gördü ki: Mâhiyeti ile hikmeti ve neticesi dört nurdan terekküp ediyor.

Birincisi: Teveddüd-ü İlâhî denilen, kendini mahlûkatına fiilen sevdirdiği gibi, kavlen ve huzuran ve sohbeten dahi sevdirmek, Vedûdiyet’in ve Rahmâniyet’in muktezasıdır.

İkincisi: İbâdının duâlarına fiilen cevab verdiği gibi, kavlen dahi perdeler arkasında icabet etmesi, Rahîmiyetin şe’nidir.

Üçüncüsü: Ağır beliyyelere ve şiddetli hallere düşen mahlûkatlarının istimdatlarına ve feryatlarına ve tazarruatlarına fiilen imdâd ettiği gibi bir nevi konuşması hükmünde olan ilhâmî kaviller ile de imdâda yetişmesi, Rubûbiyyetin lâzımıdır.

Dördüncüsü: Çok âciz ve çok zaîf ve çok fakir ve ihtiyaçlı ve kendi mâlikini ve hâmisini ve müdebbirini ve hâfızını bulmağa pek çok muhtaç ve müştak olan zîşuur masnularına, vücûdunu ve huzurunu ve himayetini fiilen ihsas ettiği gibi; bir nevi mükâleme-i Rabbânîye hükmünde sayılan bir kısım sâdık ilhamlar perdesinde, mahsus ve bir mahlûka bakan has bir vecihde, onun kabiliyetine göre, onun kalb telefonuyla, kavlen dahi kendi huzurunu ve vücûdunu ihsas etmesi, şefkat-i Ulûhiyetin ve rahmet-i Rubûbiyyetin zarurî ve vacib bir muktezasıdır; diye anladı.

Səs yoxdur