Tarihçe-i Hayat | Beşinci Kısım - Denizli Hayatı | 401
(399-452)
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ’NİN DENİZLİ MAHKEMESİNDE YAPTIĞI MÜDAFAADAN BA’ZI KISIMLAR

Evet; biz bir cem’iyyetiz ve öyle bir cem’iyyetimiz var ki, her asırda, üç yüz elli milyon dâhil mensubları var. Ve her gün beş def’a namazla o mukaddes cem’iyyetin prensiplerine kemâl-i hürmetle alâkalarını ve hizmetlerini gösteriyorlar


kudsî proğramiyle birbirinin yardımına, duâlariyle ve ma’nevî kazançlariyle koşuyorlar. İşte biz bu mukaddes ve muazzam cem’iyyetin efradındanız ve husûsi vazîfemiz de, Kur’ân’ın îmanî hakîkatlarını tahkikî bir sûrette ehl-i îmana bildirip, onları ve kendimizi îdam-ı ebedîden ve dâimî, berzahî haps-i münferidden kurtarmaktır. Sâir dünyevî ve siyasî ve entrikalı cem’iyyet ve komitelerle ve bizim medâr-ı ittihamımız olan cem’iyyetçilik gibi asılsız ve ma’nasız gizli cem’iyyetle hiçbir münâsebetimiz yoktur ve tenezzül etmeyiz.

................................................

Dünyaya karışmak arzusu bizde bulunsaydı, böyle sinek vızıltısı gibi değil, top güllesi gibi ses ve patlak verecekti. Dîvan-ı Harb-i Örfide ve Mustafa Kemâl’in hiddetine karşı dîvan-ı riyasette şiddetli ve dokunaklı müdafaa eden bir adam, on sekiz sene zarfında kimseye sezdirmeden dünya entrikalarını çeviriyor, diye onu ittiham eden elbette bir garazla eder... Bu mes’elede, benim şahsımın veya ba’zı kardeşlerimin kusuriyle Risâle-i Nur’a hücum edilmez! O doğrudan doğruya Kur’ân’a bağlanmış! Ve Kur’ân dahi Arş-ı Âzam ile bağlıdır. Kimin haddi var, elini oraya uzatsın, o kuvvetli ipleri çözsün.

Hem, bu memlekete maddî ve ma’nevî bereketi ve fevkalâde hizmeti, otuz üç âyât-ı Kur’âniyenin işârâtiyle ve İmâm-ı Ali Radiyallahu Anh’ın üç kerâmet-i gaybiyesi ile ve Gavs-ı A’zam’ın kat’i ihbariyle tahakkuk etmiş olan Risâle-i Nur, bizim âdi ve şahsi kusurumuzdan mes’ul olmaz ve olamaz ve olmamalı! Yoksa bu memlekete hem maddî, hem ma’nevî, telâfi edilmeyecek derecede zarar olacak. (Hâşiye) Ba’zı zındıkların şeytanetiyle Risâle-i Nura karşı çevrilen plânlar ve hücumlar, inşaallah bozulacaklar. Onun şâkirdleri başkalara kıyas edilmez; dağıttırılmaz, vazgeçirilmez, Cenâb-ı Hakk’ın inâyetiyle mağlûb edilmezler!


Hâşiye: Bu istida, Kastamonu zelzelesinden yirmi gün evvel yazılmıştı. Risâle-i Nur bereketiyle her vilâyetten ziyâde âfâttan mahfuz kalmıştı. Şimdi âfât başladı ve dâvamızı tasdik etti!

Səs yoxdur