Tarihçe-i Hayat | Beşinci Kısım - Denizli Hayatı | 431
(399-452)

Aziz Kardeşlerim,

Bu Cuma gününde mühim bir hizb okurken siz hatıra geldiniz. “Bu musîbetten kurtulmak için ne yapacağız?” lîsan-ı hâl ile dediniz. Benim kalbime bu geldi: Sıkı bir tesanüdle, el ele, omuz omuza veriniz. Çünkü; birbirinden ve Risâle-i Nurdan ve benden çekinmek ve inkâr etmek ve bizi ezmek istiyen gizli kuvvete dalkavukluk etmek gibi tedbirleri yapanların zarardan başka hiçbir menfaatleri yoktur. Sizi te’min ederim; eğer bilseydim ki benden teberri etmekle kurtulacaksınız, beni tahkir ve ihânet ve gıybet etmeye izin verip helâl ederdim. Fakat, bizi ezmek istiyen gizli kuvvet sizi biliyor, aldanmıyor; za’fınızdan, teberrînizden cesaret alır, daha ziyâde ezer. Hem mesleğimiz hıllet ve uhuvvet olduğundan, şahsiyet ve enâniyet cihetinden bir rekabet olmaz. Benim gibi çok kusurlu ve çok zaîf bir biçârenin noksaniyetlerine değil, belki Risâle-i Nurun kemâlâtına bakmalı.

SAİD NURSÎ


* * *

Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Bu dünyanın hayatı pek çabuk değişmesine ve zevaline ve fenâ ve fâni âkıbetsiz lezzetlerine ve firak, iftirak tokatlarına karşı bir ehemmiyetli medâr-ı teselli ise, samimî dostlar ile görüşmektir. Evet, ba’zan birtek dostunu bir iki saat görmek için yirmi gün yol gider ve yüz lirayı sarfeder. Şimdi bu acib, dostsuz zamanda, samimî kırk-elli dostunu birden, bir iki ay görmek ve Lillâh için muhabbet etmek ve hakîki bir teselli alıp vermek elbette başımıza gelen bu meşakkatler ve zayiat-ı maliye, ona karşı pek ucuz düşer, ehemmiyeti kalmaz. Ben kendim, buradaki kardeşlerimden on sene firakdan sonra, bir tekini görmek için bu meşakkati kabul ederdim. Teşekki, kaderi tenkid ve teşekkür, kadere teslimdir.

SAİD NURSÎ


* * *

Aziz ve Sıddık Kardeşlerim,

Mâdem âhiret için, hayır için, ibâdet ve sevab için, îman ve âhiret için Risâle-i Nur ile bağlanmışsınız. Elbette bu ağır şerait altında, herbir saati yirmi saat ibâdet hükmünde ve o yirmi saat ise,

Səs yoxdur