Tarihçe-i Hayat | Beşinci Kısım - Denizli Hayatı | 430
(399-452)

Şahsî makamlar ve hüsn-ü zanların ilâve ettikleri meziyetler; böyle dağdağalı, sarsıntılı hallerde hüsn-ü zanlarını kırmakla, muhabbetleri azalır. Ve meziyet sâhibi dahi onların nazarlarında mevkiini muhafaza etmek için tasannua ve tekellüfe ve sıkıntılı vakara mecbûriyet hisseder. İşte, hadsiz şükür olsun ki, bizler böyle soğuk tekellüflere muhtaç olmuyoruz.


SAİD NURSÎ


* * *

................................................

Kardeşlerim, gerçi bu vaziyet, hem muvafıka ve bir kısım me’murlara, Risâle-i Nur’a karşı bir çekinmek, bir ürkmek vermiş; fakat bütün muhaliflerde ve dindarlarda ve alâkadar me’murlarda bir dikkat, bir iştiyak uyandırıyor. Merak etmeyiniz, o Nurlar parlayacaklar!..

SAİD NURSÎ


* * *

Aziz Kardeşlerim,

Ben tahmin ediyorum ki, hakîki ve en son müdafaanamemiz, Denizli hapsinin meyvesi olan risâlecik olacak. Çünkü evvelce ba’zı evham yüzünden, bir senedenberi ve aleyhimize geniş bir tarzda çevrilen plânlar bunlardır: Tarikatçılık, komitecilik ve dîni hissiyatı siyasete âlet etmek ve cumhuriyet aleyhinde çalışmak ve idare ve âsâyişe ilişmek gibi asılsız bahâneler ile bize hücum ettiler. Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki, onların plânları akîm kaldı. O kadar geniş bir sahada, yüzer talebelerde, yüzler risâlede, on sekiz sene zarfındaki mektub ve kitablarda hakîkat-ı îmaniyeden ve Kur’âniyeden ve âhiretin tahkikinden ve saadet-i ebediyeye çalışmaktan başka bir şey bulmadılar. Plânlarını gizlemek için, gâyet âdî bahâneleri aramağa başladılar. Fakat, hükümetin ba’zı erkânını iğfal edip aleyhimize çeviren dehşetli ve gizli bir zındıka komitesi şimdi doğrudan doğruya küfr-ü mutlak hesabına bize hücum etmek ihtimaline karşı, Güneş gibi zâhir ve şüphe bırakmaz ve dağ gibi metin, sarsılmaz olan “Meyve Risâlesi” onlara karşı en kuvvetli bir müdafaa olup, onları susturacak diye bize yazdırıldı zannediyorum.

SAİD NURSÎ


* * *
Səs yoxdur