Tarihçe-i Hayat | Beşinci Kısım - Denizli Hayatı | 427
(399-452)

İşte, Kur’ân’ın emriyle, gâyet şiddetle ve nefretle siyasetten ve idareye karışmaktan kaçındığımızın hakîki hikmeti ve sebebi budur. Yoksa bizde öyle bir hak kuvveti var ki, hakkımızı tam ve mükemmel müdafaa edebilirdik. Hem mâdem herşey geçici ve fânidir ve ölüm ölmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor ve zahmet ise rahmete kalboluyor; elbette biz, sabır ve şükürle tevekkül edip sükût ederiz. Zarar ile, icbâr ile sükûtumuzu bozdurmak ise; insafa, adâlete, gayret-i vataniyeye ve hamiyet-i milliyeye bütün bütün zıttır, muhaliftir.

Hulâsa-i kelâm: Ehl-i hükümetin ve ehl-i siyasetin ve ehl-i idarenin ve inzibatın ve adliye ve zâbıtanın bizimle uğraşacak hiçbir işleri yoktur. Olsa olsa, dünyada hiçbir hükümetin müdafaa edemediği ve aklı başında hiçbir insanın hoşlanmadığı küfr-ü mutlak ve dehşetli bir tâun-u beşerî ve maddiyunluktan gelen zındıkanın taassubiyle, bir kısım gizli zındıklar şeytanetiyle ba’zı resmî me’murları aldatarak evhamlandırıp, aleyhimize sevketmek var. Biz de deriz: Değil böyle bir kaç vehhamı, belki dünyayı aleyhimize sevketseler Kur’ân’ın kuvvetiyle, Allah’ın inâyetiyle kaçmayız. O irtidadkâr küfr-ü mutlaka ve o zındıkaya teslim-i silâh etmeyiz!

SAİD NURSÎ


* * *


Aziz Sıddık Kardeşlerim,

Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor. Evet kardeşlerim, saklamağa lüzum yok; o zındıklar, Risâle-i Nur’u ve Şâkirdlerini, tarikata ve bilhassa Nakşî Tarikatına kıyas edip, o ehl-i tarikatı mağlûp ettikleri plânlar ile bizleri çürütmek ve dağıtmak fikriyle bu hücumu yaptılar.

Evvelâ: Ürkütmek ve korkutmak ve o mesleğin su-i isti’malatını göstermek.

Ve saniyen: O mesleğin erkânlarının ve müntesibîninin kusuratlarını teşhir etmek.

Səs yoxdur