Tarihçe-i Hayat | Beşinci Kısım - Denizli Hayatı | 425
(399-452)

Aziz Kardeşlerim,

Yakınınızda bulunmakla çok bahtiyarım. Sizin hayalinizle ara sıra konuşurum, müteselli olurum. Biliniz ki, mümkün olsaydı bütün sıkıntılarınızı kemâl-i iftihar ve sevinçle çekerdim. Ben sizin yüzünüzden, Ispartayı ve havalisini, taşiyle toprağiyle seviyorum. Hattâ, diyorum ve resmen de diyeceğim: Isparta hükümeti bana ceza verse, başka vilâyet beni beraet ettirse, yine burayı tercih ederim. Evet ben, üç cihetle Isparta’lıyım. Gerçi tarihçe isbat edemiyorum, fakat kanaatim var ki, İsparit nahiyesinde dünyaya gelen Said’in aslı buradan gitmiş. Hem, Isparta Vilâyeti, öyle hakîki kardeşleri bana vermiş ki; değil Abdülmecid ve Abdurrahman, belki Said’i onların herbirisine maalmemnuniye feda eylerim.

Tahmin ederim, şimdi Küre-i Arzda, Risâle-i Nur Şâkirdlerinden, kalben ve ruhen ve fikren daha az sıkıntı çeken yoktur. Çünkü, kalb ve ruh ve akılları, îman-ı tahkikî nurlariyle sıkıntı çekmezler. Maddî zahmetler ise, Risâle-i Nur dersiyle hem geçici, hem sevablı, hem ehemmiyetsiz, hem hizmet-i îmaniyenin başka bir mecrada inkişafına vesile olmasını bilerek, şükür ve sabırla karşılıyorlar. Îman-ı tahkikî, dünyada dahi medâr-ı saadettir diye halleriyle isbat ediyorlar. Evet, “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” deyip, metinane bu fâni zahmetleri bâki rahmetlere tebdile çalışıyorlar. Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, onların emsallerini çoğaltsın. Bu vatana medâr-ı şeref ve saadet yapsın; ve onları da Cennetül-Firdevsde saadet-i ebediyeye mazhar eylesin, âmin...

SAİD NURSÎ


* * *
Səs yoxdur