Tarihçe-i Hayat | Beşinci Kısım - Denizli Hayatı | 428
(399-452)

Ve sâlisen: Maddiyun felsefesinin ve medeniyetinin cazibedar sefahet ve uyutucu lezzetli zehirleriyle ifsad etmekle mabeynlerinde tesanüdü kırmak. Ve üstadlarını ihânetlerle çürütmek ve mesleklerini fennin, felsefenin ba’zı düstûrlariyle nazarlarından sukut ettirmekdir ki, Nakşîlere ve ehl-i tarikata karşı isti’mal ettikleri ayni silâh ile bizlere hücum ettiler, fakat aldandılar. Çünkü, Risâle-i Nur’un meslek-i esası, ihlâs-ı tam ve terk-i enâniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâkî lezzetleri hissedip aramak ve fâni ayn-ı lezzet-i sefihânede elîm elemleri göstermek ve îmanın bu dünyada dahi hadsiz lezzetlere medâr olmasını ve hiçbir felsefenin eli yetişmediği noktaları ve hakîkatları ders vermek olduğundan, onların plânlarını inşâallah tam akîm bırakacak ve “Meslek-i Risâle-i Nur ise, tarikatlara kıyas edilmez!” diye onları susturacak.

SAİD NURSÎ


* * *


Aziz Kardeşlerim,

Bu eski ve yeni iki Medrese-i Yusufiyedeki şiddetli imtihanda sarsılmayan ve dersinden vazgeçmiyen ve yakıcı çorbadan ağızları yandığı halde talebeliğini bırakmayan ve bu kadar tehacüme karşı kuvve-i ma’nevîyesi kırılmayan zâtları, ehl-i hakîkat ve nesl-i âti alkışlayacakları gibi, melâike ve ruhaniler dahi alkışlıyorlar, diye kanaatım var. Fakat, içinizde hastalıklı ve nâzik ve fakirler bulunmasiyle maddî sıkıntı ziyâdedir. Ve buna karşı da, herbiriniz herbirisine birer tesellici ve ahlâkda ve sabırda birer nümûne-i imtisal ve tesanüd ve taltifde birer şefkatli kardeş ve ders müzakeresinde birer zeki muhatab ve mucîb ve güzel seciyelerin in’ikâsında birer âyine olmanız, o maddî sıkıntıları hiçe indirir, diye düşünüp, ruhumdan ziyâde sevdiğim sizler hakkında teselli buluyorum.

Yüz yirmi yaşında bulunan Mevlânâ Halid’in cübbesini size bir gün göndereceğim. O zât, onu bana giydirdiği gibi, ben de onun nâmına sizin herbirinize teberrüken giydirmek için hangi vakit isterseniz göndereceğim.

SAİD NURSÎ


* * *
Səs yoxdur